Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/1122 E. 2012/7308 K. 10.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1122
KARAR NO : 2012/7308
KARAR TARİHİ : 10.09.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

…ile …, … ve …Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 11.10.2011 gün ve 668/445 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı … vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı, dava konusu yeri haricen düzenlenen 08.11.1994 tarihli senetle satın aldığını, eklemeli zilyetliğin kendisinde bulunduğunu, ne var ki bu yerin kadastro çalışmaları sırasında … adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek harici satış senedindeki sınırları ve miktarı belirtilen yerin … adına tescil edilen parselden ifrazı ile adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı, 08.02.2011 tarihli dilekçesinde davaya konu yerin … adına tescilli 174 ada 3 nolu parsel içerisindeki 2 nolu özel parsele tekabül ettiğini, bu kısmın tapusunun iptali ve tescilini açıklamıştır.
Davalı … vekili, kadastro tespitinin doğru olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … vekili, harici satış senedinin geçerlilik şartlarını taşımadığını, davacının dava konusu ettiği yerin orman alanında kaldığını ve davanın reddini talep etmiştir.
Davalı köy tüzel kişiliği temsilcisine dava dilekçesi yöntemine uygun biçimde tebliğ edilmesine karşın yanıt vermemiş, oturumlara katılmamıştır.
Mahkemece, davacının davalı … aleyhine açtığı davanın husumetten reddine, davalı … aleyhine açılan davanın kabulüne, 174 ada 3 nolu parselin 06.09.2011 tarihli fen bilirkişisine ait rapor ve eki krokide sarı renkte boyalı 427 m2’lik bölüm bakımından … tapusunun iptali ile son parsel numarası verilerek davacı adına tapuya tesciline, arta kalan kısmın … üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu 174 ada 3 nolu parsele ilişkin kadastro tutanağı dosyadadır. 6050.51 m2 olarak, tarla niteliğiyle, belgesizden, zilyetlerinin kim olduğu muhtar ve bilirkişilerce bilinmediğinden … adına 04.11.2009
tarihinde tespit yapılmıştır. İtirazsız olarak 02.03.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Komşu parsellere ilişkin kadastro tutanakları ve eki belgeler getirilmiştir. Mahallinde bilirkişiler Harita, Ziraat ve Orman Mühendisleri huzuruyla keşif yapılmıştır. Harita Mühendisi (Emekli Kadastro Müdürü)’nin 06.09.2011 tarihli raporu ve eki krokisi kapsamına göre; özel parselasyon haritasında 2 nolu olarak gösterilen ve davacıya satılan yerin krokide sarı renkli olarak özgülenen alana isabet ettiği, ana parsele göre hissesinin 427/6050 olduğu, hisseli parsel kapsamına girmediği ve imar planı dışında kaldığı yazılıdır. Orman Yüksek Mühendisi ve Ziraat Mühendisinin 14.09.2011 havale tarihli ortak raporlarında; 1964 yılında yapılan orman tahdit çalışmalarında orman dışında kaldığı, dava konusu yerin ve ana parselin kadimden beri tarla arazisi, halen arsa ve tarla vasfında olduğu, bu nedenlerle davacı adına tescilinin sağlanması gerektiği kanaatinde olduklarına ilişkin görüş bildirdikleri belirlenmiştir.
Uyuşmazlık, kadastroda … adına tespit ve tescil edilen ana taşınmaz içerisindeki bir kısım yerin tespit öncesi haricen satın alma ve eklemeli zilyetlik nedeni ile tescil kararı verilip verilemeyeceğinde toplanmaktadır. TMK.nun 713/1. maddesi kapsamına göre; bu tür taşınmazların tespit öncesi sebeplere dayalı olarak süresi içerisinde dava açılmakla ve koşulları gerçekleştiği takdirde iptal ve tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik söz konusu olamaz. Ancak, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki, TMK.nun 713/1. maddesine dayalı davalar kamusal niteliği ağırlıklı dava türlerindendir. Bu nedenle, tarafların göstereceği delillerin haricinde mahkemece de gerek görüldüğünde resen araştırma ve inceleme yapmak ve tarafların delilleri ile bağlı olmamak koşulu vardır.
Davacı taraf, dava dilekçesi ekinde 08.11.1994 tarihli harici satış senedine ve her türlü delile dayanmıştır. Hal böyle olunca, davacıya ve davalılara var ise tüm tanıklarını bildirmek üzere süre verilmesi usul yasası gereğidir. Bundan ayrı, köy satış senedinin mahalline, taşınmazı iyi bilen yaşlı ve yansız kişiler arasından seçilecek mahalli bilirkişiler aracılığıyla uygulamasının yapılması, senetde yazılı olan her sınır hakkında kapsamlı bilgiler alınması, satış senedinin dava konusu yere uyup uymadığının ve zilyetlikle birleşip birleşmediğinin yerel bilirkişi beyanları ve tanık anlatımları ile açıklığa kavuşturulması zorunlu iken bu hususun çap kaydını uygulamakla görevli olan tapu fen memuru yetki ve yeteneğine haiz bilirkişiye uygulattırılması doğru olmamıştır.
Öte yandan, 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15. maddesi gereğince, dava konusu edilen yerin paylı ya da bağımsız olarak tescil edilip edilmeyeceği konusu hukuki açıdan tartışılmamıştır.
Açıklanan nedenlerle ve noksan soruşturma ile verilen karar usul ve yasaya aykırı bulunmakla davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 10.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.