Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/10917 E. 2012/10705 K. 19.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/10917
KARAR NO : 2012/10705
KARAR TARİHİ : 19.11.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil

Abo Işık ile Hazine ve Uğurcuk Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Birecik Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.05.2011 gün ve 494/231 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi ile Karayolları Genel Müdürlüğü vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı, dava dilekçesinde mevki ve sınırları gösterilen taşınmaz bölümünün 20 yıldan fazla süre tarım arazisi olarak tasarruf edildiğini açıklayarak, kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan bu yerin adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlik süresinin dolmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı köy yargılama oturumlarında temsil olunmamıştır.
Mahkemece, önceki kararda davanın kabulüne, teknik bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen 51.374,73 m2 yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece; imar-ihya ve kazanma koşullarının araştırılması, hava fotoğrafları ile sınırdaki Devlet karayoluna ait kamulaştırma harita ve belgeleri getirtilerek taşınmazın niteliğinin belirlenmesi gerektiğine işaret edilerek bozma sevkedilmiş, mahkemece bozmaya uyularak yeniden davanın kabulüne, teknik bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen 51.374,73 m2 yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili ile eksikten iade ve tebligat üzerine Karayolları Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve dosya kapsamından dava konusu taşınmazın 1975 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 766 sayılı Kanunun 2.maddesi uyarınca tespit dışı bırakılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Dava; tapusuz taşınmazın TMK.nun 713/1. maddesi hükmü uyarınca tapuya tescili isteğine ilişkindir. Böyle bir yerin tapuya tesciline karar verilmesi için anılan maddede belirtilen tüm koşulların birlikte gerçekleşmiş bulunması gerekir. Mahkemece, kazanma süresi ve koşullarının davacı lehine gerçekleştiği görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
Dava konusu yerin güney sınırında bulunan 402 parsel, hükmen davacı Abo Işık adına tescil edilmiştir. Davacı tarafından imar–ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle yaklaşık 80.000 m2 yüzölçümlü bölümünün tescili isteğiyle açılan dava sonunda, Ş.Urfa Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.10.1984 tarih 1993/10 esas 1984/187 karar sayılı ilamı ile 20.000 m2’lik bölüm yönünden kazanma süresi ve koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen kısmın davacı adına tapuya tesciline, kalan 59.500 m2’lik bölüm üzerinde kazanma koşulları oluşmadığından bu bölüme ilişkin davanın reddine karar verilmiş, hüküm, Dairemiz denetiminden geçerek 16.05.1985 tarihinde kesinleşmiş ve 402 parsel numarasını almıştır. Davacı tarafından daha önce reddedilen 59.500 m2 yüzölçümlü yere ilişkin olarak aynı gerekçelerle yeniden açılan tescil davası sonunda, Ş.Urfa Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.03.1989 tarih 1988/383 esas 1989/65 karar sayılı ilamı ile kazanma süresi dolmadığı gibi, 402 parselin tesciline esas hükmün davacı aleyhine kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm Dairemizce onanmış, karar düzeltme yoluna gidilmediğinden 1989 yılında kesinleşmiş, davacı tarafından aynı yer hakkında aynı nedenlerle 07.10.2006 tarihinde eldeki dava açılmıştır.
Daha önce süre dolmadığı gerekçesiyle reddedilen ve kesinleşen hükümden dolayı TMK.nun 713/1 anlamında nizasızlık (davasızlık) şartı gerçekleşmediği gibi, TMK. 714. maddesi yoluyla, Borçlar Kanununun 133. maddesi hükmü uyarınca kazanma zamanaşımı da kesilmiştir. Borçlar Kanununun 135. maddesinde de zamanaşımının kesilmiş olması (kat edilmiş olması) halinde yeni bir sürenin işlemesi gerektiği hükme bağlanmıştır.(HGK. 13.06.2001 tarih, 2001/8-480 Esas, 2001/519 Karar; HGK. 10.04.2002 tarih 2002/8-161 Esas, 2002/301 Karar; HGK. 04.06.2003 tarih, 2003/8-364 Esas 2003/396 Karar) Somut olayda; reddedilen hükmün kesinleştiği tarihten bu davanın açıldığı güne kadar kazanmayı sağlayan 20 yıllık süre geçmemiştir. Diğer yönden; taşınmazın çevresinde bulunan 449 ve 523 parseller, hükmen dava dışı kişiler adına tescil edilmiştir. Bu parsellerin tesciline esas dava dosyalarının 2000 yılında yapılan keşifleri sırasında, dava konusu edilen bölüm yerel ve teknik bilirkişiler tarafından tespit harici olarak gösterilmiş, davacının zilyetliği açıklanmamıştır. O halde; mahkemece, davacı lehine kazanma süresi ve koşulları gerçekleşmediği gibi, çevre taşınmazlar yönünden yapılan keşifler dikkate alınarak imar-ihya olgusunun tamamlanmış sayılması gereken 2000 yılından davanın açıldığı tarihe kadar kanunda öngörülen sürenin de dolmadığı göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonunda yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine vekili ile Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 19.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.