Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2012/10455 E. 2013/3779 K. 18.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/10455
KARAR NO : 2013/3779
KARAR TARİHİ : 18.03.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

Berguzar Yüksek ve müşterekleri ile … aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine ve mahkemenin görevsizliğine dair …Sulh Hukuk Mahkemesi’nden verilen 06.08.2010 gün ve 62/171 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili ve davalı … temsilcisi taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, miras yoluyla intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayanarak 126 ada 3, 133 ada 529, 534 ve 136 ada 99 parsel sayılı taşınmazlarda vekil edenlerinin zilyetlikleri altında bulunan bölümlere ait tapu kayıtlarının iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … temsilcisi, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 136 ada 99 parsel sayılı taşınmaz bakımından davacı lehine zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluştuğu, 126 ada 3 sayılı parsel yönünden zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı, 133 ada 529 ve 534 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanakları o yer kadastro mahkemesinde itirazlı olduğundan, anılan parsellere ilişkin eldeki davaya bakma görevinin Kadasto Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle; 136 ada 99 sayılı parsel bakımından davanın kabulüne,taşınmazın tapu kaydının iptaline 54/10000 payın mirasçılık belgesindeki paylar oranında davacılar, 9946/10000 payın ise … adına tapuya tesciline; 126 ada 3 parsel sayılı taşınmaz bakımından açılan davanın reddine; 133 ada 529 ve 534 parsel sayılı taşınmazlar yönünden Mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde dosyanın görevli ve yetkili…Kadastro Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili ve davalı … temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, dava konusu 133 ada 534 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının İmranlı Kadastro Mahkemesi’nin 2006/46 Esas sayılı dosyasında itirazlı bulunduğuna, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 26/D bendinde; “Kadastro mahkemelerine dava açıldıktan sonra, tespitten önceki haklara dayanılarak, asli müdahil olarak katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkların” da kadastro mahkemesinde bakılacağının hükme bağlandığına, bu nedenle davacıların açmış olduğu eldeki bu davanın kadastro mahkemesinde bulunan davaya katılma isteği niteliğinde olduğunun kabulü gerekeceğine, bu şekilde davaya bakma görevinin İmranlı Kadastro Mahkemesi’nin görev alanına girdiğine; uyuşmazlık konusu 126 ada 3 parsel sayılı taşınmaz bakımından ise, dosyaya delil olarak sunulan o yer Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/127 Esas ve 2009/112 Karar sayılı dosyasında yapılan keşfe katılan ziraatçi bilirkişi Necdet Kaya’nın taşınmazdaki nizalı kısmın öncesinin tarım arazisi olmadığını, üzerinde sadece 5 m2’lik ağıl enkazısının bulunduğunu, taşınmazın çalı ve cılız mera otları ile kaplı olduğunu ve % 4-25 eğimli olduğunu açıkladığına, anılan dosya kapsamından taşınmazın batı yanındaki taşınmazın mera vasfında olduğuna, dinlenilen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından davacının miras bırakanının taşınmazda sadece hayvan otlattığının anlaşıldığına, bu şekilde davacılar yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşulları oluşmadığına göre; Mahkemece 133 ada 534 parsel sayılı taşınmaz bakımından açılan davanın görevsizliğine, 126 ada 3 sayılı parsel yönünden ise açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu nedenlerle, davacılar vekili ve davalı … temsilcisinin hükmün anılan parsellere ilişkin kısmına yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün, 126 ada 3 ve 133 ada 534 parsel sayılı taşınmazlara yönelik bölümlerinin ONANMASINA,
Davacılar vekili ve davalı … temsilcisinin sair temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mahkemece, 133 ada 529 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağını o yer Kadastro Mahkemesinde itirazlı olduğu gerekçesiyle Kadastro Mahkemesine görevsizlik karar verilmiş ise de;nizalı taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde, anılan taşınmazın hükümden önce 24.09.2008 tarihinde davalı … adına hükmen tapuya tescil edildiği belirlenmiştir. Bu kapsamda, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25 ve 26. maddeleri uyarınca eldeki uyuşmazlığa bakma görevi Kadastro Mahkemesine ait olmadığı halde,görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olmuştur.
Hükmün dava konusu 136 ada 99 parselde nizalı 7342,00 m2’lik kısma yönelik temyiz itirazlarına gelince; 136 ada 99 parsele ait kadastro tutanağının ve tapu kaydının incelenmesinde; Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ekonomik yarar sağlanması mümkün olmayan yerlerden olduğu, kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığının muhtar ve bilirkişilerin müşterek beyan ve ifadelerinden anlaşıldığı belirtilmek suretiyle 11.08.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 1360712,55 m2 yüzölçümü ile belgesizden, hali arazi niteliğiyle … adına tespitinin yapıldığı ve tutanağının itirazsız olarak kesinleşmesi ile 20.11.2006 tarihinde tapuya tescil edildiği görülmüştür. Dosyaya delil olarak sunulan o yer Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/127 Esas ve 2009/112 Karar sayılı dosyasında yapılan keşfe katılan ziraatçi bilirkişi …, teknik bilirkişinin 23.06.2009 tarihli rapor ve ekindeki dava konusu taşınmaza ilişkin krokide B harfi ile gösterilen 2837,97 m2’lik bölümde 25-30 yıldır tarımsal faaliyette bulunulmadığını açıkladığına, bu şekilde davacı yararına anılan bölüme ilişkin zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluşmadığına göre, anılan kısım bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, maddi olgu ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, takdiri delil niteliğinde bulunan yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına değer verilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Dava konusu parselde nizalı 4504,03 m2’lik bölüm bakımından ise, anılan ziraatçi bilirkişi raporunda nizalı bölümün evveliyatında tarım arazisi olduğunu ve hali hazırda işlenerek nadas yapıldığını belirtmiş ise de, tespit tarihinden geriye en az kaç yıl tarımsal faaliyet yapıldığını açıklamamıştır. Hal böyle olunca, bu kısım niteliği ve davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında tereddüt oluşmuştur. Bu durumda, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğu kabul edilemez.
Hal böyle iken, Mahkemece öncelikle tanık ve tüm delillerini bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması, yapılacak keşfe … mühendisi bilirkişisi ve kadastro fen bilirkişisinden oluşacak uzman bilirkişi kurulu marifetiyle inceleme yaptırılması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK’nun 243 ve 244. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, aynı Kanunun 259. maddesi uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, taşınmazın niteliği ve kullanım süresinin ne zaman başladığının, terk edilmişse ne zaman ne kadar süre ile terk edildiğinin, tespit tarihlerine kadar kim/kimler tarafından ne şekilde kullanıldığının belirlenmesine çalışılması, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde aynı Kanunun 261/1. maddesi hükmü gözönünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması, bundan ayrı dava konusu taşınmazı ve bu taşınmaza komşu tüm parselleri birlikte gösterir onaylı kadastro paftasının Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek komşu parsellerin belirlenmesi, komşu parsellerin kadastro tutanaklarının tüm sayfalarının onaylı ve okunaklı suret ya da fotokopileriyle, varsa dayanak tapu ve vergi kayıtlarının getirtilerek keşifte uygulaması yapılarak, nizalı taşınmaz yönünün ne ya da kim okuduğunun belirlenmesi gerekir.
Öte yandan, kural olarak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesine göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisiyle ispatı yoluna gidilmemesi halinde aynı çalışma alanında zilyetlikle kazanılabilecek miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçemeyecektir. Mahkemece, yapılan miktar araştırması yetersiz olup, davacı dışında miras bırakan Mehmet Yüksek ve diğer mirasçıları bakımından da 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince miktar araştırması yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, bu kimselerin belgesizden taşınmaz edinip edinmedikleri hususunun Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait tapu kayıtları ile kadastro tutanaklarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı olarak açılmış tescil davalarına ait dosyaların ise, bulundukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden gözönünde tutulması gerekmektedir.
Davacılar vekili ile ve davalı … temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün 133 ada 529 ve 136 ada 99 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin bulunan bölümlerinin 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesi uyarınca …’den harç alınmasına mahal olmadığına ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 5,90 TL’nin temyiz eden davacılardan alınmasına 18.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.