Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/7900 E. 2012/255 K. 23.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7900
KARAR NO : 2012/255
KARAR TARİHİ : 23.01.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
… ile …aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Solhan Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 07.12.2010 gün ve 28/219 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı, dava dilekçesinde; 281 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ile üzerinde bulunan meskenin kendisine ait olması gerekirken kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tescil edildiğini açıklayarak 281 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, 26.05.2009 tarih ve 1 nolu yargılama oturumunda; davaya konu edilen taşınmaz içerisinde yer alan iki evi, davacının babasının yaklaşık 20 sene önce Mahmut Döner isimli kişiye sattığını, kendisinin de …’den 4.000 TL ödeyerek satın aldığını, bu nedenle taşınmazın kendisine ait olduğunu, ancak davacının babasının davaya konu edilen diğer evin kapısını kırmak suretiyle oturmaya devam ettiğini, öldükten sonra evin boşaldığını, davalının bu yerde hiç oturmadığını belirtmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu 281 ada 3 parsel sayılı taşınmaz 25.07.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında kargir ev ve arsası niteliğiyle 1.727,63 m2 yüzölçümlü olarak davalı İbrahim Roçak adına tespit ve tescil edilmiş, kadastro tutanağının 12.10.2006 tarihinde kesinleşmesiyle İbrahim Roçak adına tapu kaydı oluşmuştur. Davacı, dava dilekçesinde ve 26.05.2009 tarih 1 nolu yargılama oturumunda dava konusu taşınmazın kendisine ait olması gerekirken davalı adına tescil edildiğini, taşınmaz üzerinde bulunan evlerden birinin kendisine, diğerinin babasına ait olduğunu belirterek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davacı, dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış, ancak yargılama tutanakları üzerinde yapılan incelemede mahkemece, tarafların delillerini sunmaları için kendilerine herhangi bir süre ve imkan tanınmadığı saptanmıştır. Keşif ara kararına göre, tarafların bildirmedikleri tespit bilirkişilerinin mahkemece re’sen çağırılmak suretiyle keşifte dinlendikleri saptanmıştır. Bu usule aykırıdır. Hukuk davalarında 6100 sayılı HMK.nun 26. maddesi uyarınca, hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, ondan fazlasına ve başka bir şeye karar veremez. Sadece bir yerel bilirkişinin dinlenmesiyle de hüküm kurulamaz. Zilyetlik maddi olaylardan olup, her türlü delille kanıtlanması mümkün bulunmaktadır. (3402 s.KK. m. 14/1) Bu nedenle tarafların tanık ve tüm delillerini sunmaları için mahkemece kendilerine süre ve imkan tanınması, kesin süre verilmesi halinde HMK.nun 94. maddesine uygun olması gerektiğinin düşünülmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların aynı Yasanın 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile çağırılıp, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2. maddeleri hükümleri uyarınca keşifte dinlenmelerinin sağlanması, zilyetliğin başlangıç ve sürecinin, taşınmazın öncesinin ne ve kime ait olduğunun, kimler tarafından ne şekilde kullanıldığının, uyuşmazlık konusu olan bu yerin halen kimler tarafından zilyet ve tasarruf edildiğinin kendilerine sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde 261/1. maddesi gereğince çelişkinin giderilmesi, davetiyeyle gelmedikleri takdirde 245. maddesinin gözönünde tutulması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
Davalının temyiz itirazları açıklanan bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 28,90 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 23.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.