Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/7860 E. 2012/5487 K. 07.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7860
KARAR NO : 2012/5487
KARAR TARİHİ : 07.06.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile …ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair …. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.04.2011 gün ve 14/146 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, satın alma ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuki sebepleriyle 967 parselin davalılar üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı …ve …vekili, vekil edenlerinin tapu kaydı ile satın aldıklarını, iyi niyetli olduklarını, zilyetliğin davacı yana devredilmediğini açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosya kapsamına göre davacının zilyetliği bulunmadığı ve 3402 sayılı KK.nun 13/B-b maddesi koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın, davacının dayandığı zilyetlik devir sözleşmelerinin ilki olan 04.04.1986 tarihli senette zilyetliğin devredildiğine ilişkin ibare bulunmadığı gerekçesiyle reddine dair önceki hüküm davacı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 14.05.2009 tarih, 1306 Esas ve 2486 Karar sayılı ilamıyla özet olarak “…Uyuşmazlık konusu taşınmazın 1225 m2 lik bölümünün bir kısım davalıların miras bırakanı… tarafından 04.04.1986 tarihli senetle dava dışı …’a satıldığı, birbirini takip eden satış ve devirler üzerine en son davalı taşınmaz bölümünü 09.06.1995 tarihli senetle davacının satın ve teslim aldığı, bu hususun tapuda yapılan satışla paydaş olan davalılar tarafından da bilindiği iddiasıyla iptal ve tescil isteğinde bulunulduğu, dava konusu taşınmazın öncesi itibariyle tapuya kayıtlı bulunmayan yerlerden olduğu, davacının dava konusu parselin tespit tarihi ile kesinleşme tarihi arasındaki dönemde nizalı bölümünün satış ve devri yapıldığı iddiasıyla muhtelif tarihli zilyetliğin devri senetlerine ve tanık deliline dayandığı, tapusuz taşınmazların satış ve devri bakımından taşınır mal hükümlerine tabi olduğu, TMK.nun 763.maddesi hükmüne göre taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerektiği, tapusuz taşınmazın satış ve zilyetliğinin devrinin her türlü delille kanıtlanabileceği, zilyetlik devir senedi olmasa bile zilyetlik iddiaları ve zilyetliğin devri hususunda TMK.nun 977.maddesine göre önceki zilyetlerin haklarına halef olan son zilyedin TMK.nun 996.maddesine göre önceki zilyetlerin zilyetlik süresini kendi süresine ekleyerek dava açıp, tescil isteyebileceğinin hükme bağlandığı, mahkemece tarafların bildirdikleri şahitlerin keşif mahallinde dinlenerek, iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi….” gereğine işaret edilmek suretiyle bozulmuştu. Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozmaya uyulmakla bozma ilamı uyarınca araştırma ve inceleme yapma yükümlülüğü doğar.
Dava konusu 967 parsel sayılı taşınmaz; 5100 m2 yüzölçümüyle, senetsizden Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan delicelik yerlerden iken 1954 yılında Seyfettin Ergül’e tevzii ile, adı geçenin imar-ihya ettiği ve zeytinlik haline getirdiği, 18.07.1964 tarihinde ise…’e senetle satarak, devrettiği, halen adı geçenin zilyetliğinde ise de tapu kayıtlarının oluşturulmamış olduğu belirtilmek suretiyle 12.06.1981 tarihinde, zeytinlik vasfı ile Hazine adına tespit edilmiş; Kadastro Komisyonunun 23.05.1996 tarih ve 15 no.lu kararı ile tespite itirazı reddedilen… mirasçılarının miras yolu ile intikal, imar-ihya ve zilyetliğe dayanarak açtıkları dava üzerine Milas Kadastro Mahkemesinin 17.04.2002 tarih, 1998/1 Esas ve 2002/11 Karar sayılı hükmü ile “…967 parsele ilişkin davanın kabulüne, tespitin iptali ile 19.03.1992 tarihinde ölen… mirasçıları …ve müşterekleri adına miras payları oranında tapuya tesciline…” karar verilmiş, hüküm derecattan geçmek suretiyle 18.04.2003 tarihinde kesinleşmekle sicil oluşmuştur. 967 parselin tapuya tescilini takiben bir kısım… mirasçısı 12.08.2003 tarihinde paylarını tapuda yapılan satışla davalı …ve Aylin Ünal’a devretmiştir. Dava konusu parsel halen adı geçen davalılar ve davalı …ile …adına paylı mülkiyet şeklinde tapuya kayıtlı bulunmaktadır. Mahkemece, uyulan bozma ilamı gereğince mahallinde keşif yapılmış ise de, dayanak senetler uygulanmadığı gibi, tespit edilen yerel bilirkişiler de dinlenilmemiş, dinlenen tanık beyanları da uyuşmazlığı çözüme yeterli bulunmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; uyuşmazlığa konu taşınmazın bulunduğu mahalde HMK.nun 288 vd.maddelerine göre keşif icrasıyla, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının HMK.nun 244.maddesi gereğince usule uygun şekilde çağrılmak suretiyle dinlenilmesi, uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümü üzerinde zilyetliğin kim tarafından ve ne şekilde sürdürüldüğü, zilyetlik devredilmişse kimden kime ne zaman aktarıldığı hususlarının sorulup tespiti, davada dayanılan senetlerin uygulanması suretiyle zilyetliğin senetlerle birleşip birleşmediğinin kesin biçimde belirlenmesi, zilyetliğin davacı tarafından sürdürüldüğünün saptanması halinde davalılardan …ve …üzerindeki paylar tapuda yapılan satışla devralındığına göre, adı geçen davalılar bakımından TMK.nun 1023.maddesinin göz önünde tutulması, bu kapsamda davalı …’ın nizalı parselin hüküm dosyasında tespite itiraz davacısı-bir kısım davalılar miras bırakanı… mirasçıları vekili olduğunun nazara alınması, davalı …’ın nizalı parselin hüküm dosyasında görevli aynı soyadlı diğer vekille irtibatı üzerinde durulması, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamının değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.
Kabul şekline göre de; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13.maddesinde tespit öncesi itibariyle tapuda kayıtlı olan taşınmazların tespit şekli düzenlenmiştir. Dava konusu taşınmaz öncesi itibariyle tapuya kayıtlı bulunan yerlerden olmadığı gibi, davada dayanılan senetler de tespit tarihi ile kesinleşme tarihi arasına tekabül ettiğine göre, KK.nun 13/B-b maddesinin de somut olayda uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.