Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/7684 E. 2012/3994 K. 08.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7684
KARAR NO : 2012/3994
KARAR TARİHİ : 08.05.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair … Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30.05.2011 gün ve 344/488 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, bağış ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayanarak dava konusu 253 ada 72 parsel sayılı taşınmazın vekil edeninin zilyetliği altında bulunan bölümüne ait tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu ve zilyetlik yoluyla kazanılamayacağını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacı yararına kazanmayı sağlayan zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne; 253 ada 72 sayılı parselin tamamı 75552,06 pay kabul edilerek 17710,24 payının tapu kaydının iptaliyle, davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, dava konusu taşınmazın tapu kaydı ve kadastro tutanağının incelenmesinde, 30.05.2001 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 75.552,06 m2 yüzölçümü ile belgesizden tarla niteliğiyle Hazine adına tespitinin yapıldığı ve tutanağının itirazsız olarak kesinleşmesi ile 08.01.2001 tarihinde tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır. Yapılan keşfe katılan ziraat bilirkişisi raporunda, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün, %5 eğimli, kısmen taşlılık sorunu olduğunu ve uzun yıllardır tarla olarak kullanıldığını bildirmekle birlikte tespit tarihinden geriye en az kaç yıldır tarım arazisi olarak kullanıldığını açıklamamıştır. Taşınmazın kısmen taşlık özellik gösterdiği de nazara alındığında taşınmazın niteliği konusunda tereddüt oluşmuştur. Bu kapsamda, bir arazinin kullanım süresi, niteliği ve zilyetlik süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının dava konusu taşınmazın tespit gördüğü 2001 yılından önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için 2001 olan tespit tarihine göre, 20-30 yıl öncesine ait (1981-1971) stereoskopik hava fotoğraflarının istenilmesi ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülebilmesi, taşınmazın sınırlarının açıkça belirlenebilmesi ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece, uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli olan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, tespit tarihi olan 2001 tarihine göre 20-30 yıl (1981-1971) öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının bulunup bulunmadığının usulüne uygun ve tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Komutanlığından sorularak getirtilmesi, yapılacak keşifte ziraat mühendisi bilirkişisi, kadastro fen bilirkişisi, jeodezi ve fotoğrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak uzman bilirkişi kurulu marifetiyle stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, maddi bulgular ve bilimsel gerekçeler ile taşınmazın sınıfı ve niteliği ile kullanım süresinin ne zaman başladığının belirlenmesine çalışılması ve belirlenen yerel bilirkişi listesinde yer alan kişiler ile taraf tanıklarının HMK.nun 240, 243 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2. (HUMK 259) maddeleri hükümleri uyarınca ve mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilerek imar-ihyanın başlangıç tarihi, sürüdürülüş şekli ve bitiriliş tarihi sorulup belirlenmesi, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde aynı Kanunun 261/1. (HUMK 265) maddesi hükmü gözönünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması, bundan ayrı 253 ada 72 parsele komşu aynı ada 31, 71, 73, 74, 76, 78, 101, 103, 104, 105 ve 106 sayılı parsellerin kadastro tutanak ve ekleri ile kadastro sırasında bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, yukarıda açıklandığı biçimde teknik yerel bilirkişi ve taraflar aracılığıyla zemine uygulanması, komşu kayıt ve belgelerin dava konusu iptal ve tescili istenen yer ile 253 ada 72 parsel yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması teknik bilirkişiye krokinin üzerinde işaretlenmesinin sağlanması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekir. Bu açıklamalar kapsamında değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.