YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7645
KARAR NO : 2012/3639
KARAR TARİHİ : 02.05.2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Sınırlandırmanın iptali ve tescil
… ile …, …, …, Akçil Köyü Tüzel Kişiliği, … ve dahili davalı Hazine aralarındaki sınırlandırmanın iptali ve tescil davasının kabulüne dair Çıldır Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.11.2010 gün ve 34/83 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı … temsilcisi ve dahili davalı Hazine temsilcisi taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde 101 ada 2 sayılı parseli 60 yıldan beri kendisi ile murislerinin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, çayır niteliğiyle kullandıklarını açıklayarak 101 ada 2 sayılı parsele ait mera sınırlandırılmasının iptaliyle adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … temsilcisi, dava konusu yerin mera olduğunu, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, teknik bilirkişi …in 14.06.2010 tarihli raporuna ekli krokide 11.545,38 m2 yüzölçümlü yer olarak gösterilen taşınmaz bölümleri bakımından mera sınırlandırılmasının iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm, Hazine temsilcisi ve … temsilcisi taraflarından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve bağış hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mera sınırlandırılmasının kısmen iptali isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu 101 ada 2 sayılı parsel belgesizden mera niteliğiyle 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 2438 hektar 6986 m2 (24.386,986 m2) yüzölçümlü olarak sınırlandırılmıştır. Kadastro tutanağı aynı yıl kesinleşmiştir. Davacı mera parselinin bir kısmını çayır olarak kullandığını açıklayarak ve bunu keşif yerinde göstererek sınırlandırmanın iptali isteğinde bulunmuştur. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının babası, taşınmazları çocukları arasında paylaştırmış ve dava konusu yerin davacıya verildiği keşif tutanağı kapsamıyla belirlenmiştir.
Öncelikle, dava konusu 101 ada 2 parselin kadastro tutanağının sağ üst köşesinde, aslının, Kadastro Mahkemesinin 2007/421 Esaslı dosyasına gönderildiği açıklaması yer aldığından; Kadastro Mahkemesinde görülen 2007/421 Esas sayılı dava dosyası ile Hazine temsilcisinin temyiz dilekçesinde açıkladığı 2009/22, 23 ve 34 ile 2010/32, 33, 39 ve 40 Esas sayılı dosyalarının hangi mahkemeye ait olduklarının belirlenmesi, (Dairemizin temyiz incelemesinden geçen … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/32, 33, 39 ve 40 Esas sayılı dosyaları, nizalı 101 ada 2 parsele ilişkindir) esasları bildirilen tüm dosyaların nizalı 101 ada 2 parsele ilişkin olup olmadığı, sözü edilen mera parseli ile ilgili ise davanın hangi aşamada olduğu saptandıktan sonra, sonuçlanmış ve kesinleşmiş olanların dosyalarının bulunduğu yerden getirtilerek dosya arasına konulması, şayet sonuçlanmamış iseler eldeki dava ile birleştirilerek yürütülmesi gerekir.
Öte yandan, dava konusu parselin sınırları içinde bulunduğu Sabaholdu Köyü Tüzel Kişiliğine ait tahsisli ve kadim mera kayıtlarının olup olmadığının İl ve İlçe Özel İdare Müdürlüklerinden sorulması, varsa kadim ve tahsisli meralara ait tapu ve vergi kayıtlarıyla haritaların ilgili yerlerden, dava konusu parsel ve çevresini gösterir birleşik paftanın Kadastro Müdürlüğünden istenilmesi, birleşik pafta üzerinde yapılacak inceleme sonucu en azından tesciline karar verilen taşınmaz bölümlerine yakın ada ve parsellere ait kadastro tutanağı ve ekleriyle, kadastro sırasında komşu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının da bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte tahsisli ve kadim mera kayıtları ile komşu parsellere ait tapu ve vergi kayıtlarının teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243 ve 244.maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağrılmaları, aynı Kanunun 259 ve 290/2.maddesi uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların mümkün olduğunca keşif yerinde dinlenilmeleri, tescili istenen taşınmaz bölümlerinin tahsisli ve kadim mera haritasıyla belgeleri kapsamında kalıp kalmadığının saptanması, bu kayıt ve belgeler kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde kadim mera araştırılmasının yapılması, bu konuda yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarına başvurulması, komşu parsellere ait tapu ve vergi kayıtlarının taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişiden tarafların ve Yargıtay’ın denetimine ait gerekçeli rapor alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı Hazine ve … temsilcilerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde davalı … Kişiliğine iadesine 02.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.