Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/7544 E. 2012/3827 K. 07.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7544
KARAR NO : 2012/3827
KARAR TARİHİ : 07.05.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile … aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Andırın Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 18.02.2011 gün ve 253/59 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı, 216 parseli davalının babası …’dan 11.12.1974 tarihli köy senedi ile satın aldığını, satın aldığı tarihten itibaren zilyet olduğundan tapunun iptaliyle adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu yerin müvekkiline babasından geldiğini babasının 1985’de ölümüyle vekil edeni ve eşinin kullandığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; Kadastro Kanununun 13’üncü maddesindeki on yıllık zilyetlik süresinin davacı lehine gerçekleşmediği ve satın aldığı tarihten dava tarihine kadar boş kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu 216 parsel 09.08.1973 tarihinde yapılan tapulamada, senetsizden, arsa vasfıyla, … Koruyucu adına tespit görmüş, kadastro mahkemesine yapılan itiraz ile … mirasçıları üç hisse itibariyle kızı…bir hisse itibariyle eşi … adına tespit görmüş, yapılan kadastro tespiti 30.12.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Taşınmazda ¼ hisseye sahip olan Durdiye Koruyucu’nun 1985 yılında ölümüyle payı 11.05.2006 tarihli intikali ile … kızı … adına tespit edilmiştir. Dosya içindeki İlçe Nüfus Müdürlüğünün 01.03.2010 tarihli yazısından; ¾ hisse sahibi…Koruyucu ile, 1/4 hisse sahibi olarak görünen …’nın aynı kişi olduğu anlaşılmaktadır. Böylece davada husumet doğru kişiye yöneltilmiştir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve davacı tanıkları özetle; dava konusu parselin kadastro öncesinde … tarafından kullanıldığını, 11.12.1974 tarihli senet ile taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredildiğini söylemişlerdir. Fen bilirkişi raporunda söz konusu senedin dava konusu parseli kapsadığı anlaşılmaktadır. Bu halde, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 07.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.