Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/7402 E. 2012/3648 K. 02.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7402
KARAR NO : 2012/3648
KARAR TARİHİ : 02.05.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Ardanuç Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 13.01.2011 gün ve 72/1 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, dava dilekçesinde, kadastro çalışmaları sırasında 104 ada 1 sayılı parselin ham toprak niteliğiyle 5.8.2007 tarihinde 618436 m2 yüzölçümlü olarak Hazine adına tespit edildiğini, kadastro tutanağının 6.11.2007 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazın bazı bölümlerinin vekil edeninin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, aralıksız çekişmesiz yaklaşık elli yılı aşkın zilyetliği olduğunu açıklayarak taşınmazın mevcut tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın, Devletin hükümet tasarrufu altında bulunan yerlerden bulunduğunu, yapılan tespitin doğru olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “104 ada 1 sayılı parselin tapu kaydının teknik bilirkişinin 10.8.2010 tarihli rapor ve krokisinde; A ve B harfleriyle işaretli yerler bakımından iptaliyle, A ve B’nin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline krokide C harfiyle belirlenen yer bakımından açılan davanın vazgeçme nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, geriye kalan taşınmaz bölümünün 104 adanın en son parsel numarasıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline …” karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, kurulan hükmün infaza elverişli olmadığı, duraksama yarattığı bundan ayrı muris Mehmet İpekoğlu’nun 1992 yılında öldüğü ve tespitin yapıldığı tarihe kadar mirasçıların bağımsız yirmi yıllık zilyetliklerinin bulunmadığı, dosya kapsamıyla sabit olduğu halde muris ve mirasçılar açısından miktar araştırmasının yapılmadığı anlaşılmıştır.
Belirtilen gerekçeyle öncelikle murisin veraset belgesi davacı taraftan temin edilerek dosya arasına konulması, ondan sonra 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince muris ve veraset belgesinde yer alan murisin diğer mirasçıları bakımından miktar araştırmasının yapılması, belgesizden edinilen taşınmazların olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden ve Kadastro Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer hukuk mahkemeleri Yazı işleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanaklarıyla tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davalarına ilişkin dosyaların ise, ait olduğu mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden gözönünde tutulması ve denetlenmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı, mahkemece, teknik bilirkişi … ve …’nin dosyaya sunduğu 10.8.2010 tarihli rapor ile ekindeki krokide A ve B harfleriyle işaretli taşınmaz bölümleri bakımından tapu kaydının iptaline karar verilmiş olmakla, krokide maviye taralı C harfiyle gösterilen kısmın ana parsel olarak Hazine üzerinde kalan D harfiyle işaretli bölümden koptuğu anlaşılmaktadır. Kural olarak, iptal ve tescile karar verilmesi halinde taşınmaz birden fazla parçaya ayrılmakta ve kayıt maliki üzerinde kalan ana bölümden başka bir bölüm ayrılmakta ise, doğru, düzgün ve sağlıklı sicil tutmanın kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle yeni oluşan ve ana parselden ayrılan taşınmaz bölümleri bakımından ayrı ayrı hüküm kurulur. Somut olayda, A ve B’nin kabulüne karar verildiğine göre bu taşınmaz bölümleri bakımından 104 ada 1 sayılı parselin tapu kaydının iptaline, A ve B harfleriyle belirlenen yerlerin aynı ada ve aynı köyün birer son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 104 ada 1 sayılı parselin D harfiyle belirlenen kısmının aynı ada aynı parsel numarasıyla kayıt maliki Hazine üzerinde bırakılmasına (aynı ada ve parsel dururken, aynı ada son parsel numarasıyla yeniden Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilemez.), ana parsel durumunda bulunan ve D harfiyle gösterilen bölümden ayrılan C harfiyle saptanan yerin ise aynı ada yine Köyün son parsel numarasıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken bu konuda olumlu veya olumsuz karar verilmemiş olması doğru değildir. Söz konusu bölüm hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına denildiğine göre bu taşınmaz bölümü tapusuz bir yer olarak bırakılmış olmaktadır. Arada B harfiyle işaretli yerin bulunması nedeniyle ana parsel olarak tanımlanan D’den ayrıldığı açıktır. Bu haliyle hüküm fıkrasının infaz edilmesi duraksama yaratmaktadır.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.