Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/7333 E. 2012/5481 K. 07.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7333
KARAR NO : 2012/5481
KARAR TARİHİ : 07.06.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali, tescil ve tescil

… ve müşterekleri ile Hazine ve dahili davalılar Yenikurudere Köyü Tüzel Kişiliği ve … ve müşterekleri tereke mümessili … birleşen dosya davalısı … aralarındaki tapu iptali, tescil ve tescil davasının kabulüne dair Kemalpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.03.2010 gün ve 379/60 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacılar vekili dava dilekçesinde; miras yoluyla intikal, taksim ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle 683 parselin davalı Hazine üzerindeki tapu kaydının iptaliyle vekil edenleri adına tesciline; birleşen …Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/202 Esas sayılı dava dilekçesinde ise, 683 parselin tapu kaydının beyanlar hanesinde davalı … lehine yazılı şerhin iptaline karar verilmesini istemiş; bilahare dava dilekçesinde sehven hata yapıldığını açıklayarak 213 parsele ilişkin tapu kaydının iptali ve tescili ile kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tahmini 5000 m2 bölümün davacılar adına tescilini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili, uyuşmazlık konusu 213 parsel için 3.kişinin ecrimisil ödediğini, tescil harici taşınmaz bölümününse % 45 eğimde olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, nizalı taşınmazla ilgisi olmadığını belirtmiştir.
Mahkemece, imar-ihya ve zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 213 parselin davalı Hazine üzerindeki tapu kaydının iptaliyle davacılar adına tesciline; teknik bilirkişilerin 23.10.2009 tarihli rapor ve krokilerinde A harfiyle gösterilen 3464,26 m2 taşınmaz bölümünün davacılar adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 213 parsel; senetsizden Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan çalılık ve hali yerlerden olup, …’ın 1960 yılında imar-ihyayla tarla haline getirdiği belirtilmek suretiyle 06.07.1975 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, itirazsız 19.01.1976 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacılar vekili, kadastrodan önceki hukuki nedene dayanarak dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu parsele ait tutanak 19.01.1976 tarihinde kesinleşmiştir. İncelenmekte olan bu dava ise 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra 15.11.2006 tarihinde açılmıştır. Anılan maddedeki 10 yıllık süre hak düşürücü nitelikte olup, olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin gerçekleşmesi, işin esasının incelenmesini önler. Hak düşürücü süre tüm def’i ve itirazlardan önce nazara alınır. Bu nedenle; yargılama bitinceye dek hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi, görevden ötürü hakim tarafından kendiliğinden de gözönünde tutulur. Uyuşmazlığa konu 213 parsele ilişkin davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin teknik bilirkişilerin hükme esas rapor ve krokilerinde A harfiyle gösterilen taşınmaz bölümüne ilişkin temyiz itirazlarına gelince; dosya içinde mevcut Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazısına göre A harfiyle gösterilen nizalı taşınmaz 1975 yılında yapılan tapulama çalışmalarında 766 sayılı Yasanın 2.maddesine göre tespit dışı bırakılmıştır. Böyle bir yer, TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddelerinde yazılı koşulların gerçekleşmiş olması halinde kazanılabilir. Dava konusu taşınmazın miras bırakanlarından intikalen ve taksimen davacıların zilyetliğinde bulunduğu, kiraz bahçesi olarak tasarruf edildiği yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından açıklanmıştır. Ziraatçı bilirkişi uyuşmazlık konusu taşınmazın (213 ve devamı tespit dışı bırakılan A harfli bölüm) % 45 eğimli olduğunu, aşılı ve bakımlı 20 ila 25 yaşlarında 250-300 adet kiraz ağacı ihtiva ettiğini bildirmişse de, belirtilen ağaçların ve eğim durumunun dava konusu hangi taşınmaz bölümü bakımından saptandığı anlaşılamamıştır. Başka bir anlatımla davaya konu kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan bölümün niteliği hususunda tereddüt hasıl olmuştur. Mahkemece yapılacak iş; HMK.nun 288.vd. maddesi gereğince mahallinde keşif icrasıyla anlaşmazlığa konu teknik bilirkişilerin krokisinde A harfiyle gösterilen bölüm bakımından taşınmazın vasfının kesin şekilde saptanması için ziraatçı uzman bilirkişiden ayrıntılı ve bilimsel verilere dayalı rapor alınması, komşu 211 ve 270 parsellere ilişkin kadastro tutanakları ve varsa dayanak kayıtların getirtilerek uygulanması ve nizalı yönü ne olarak gösterdikleri hususu üzerinde durulması, çifte tapunun önlenilmesi bakımından dava konusu taşınmaza ait teknik bilirkişi rapor ve krokisinin eklenerek tapuya kayıtlı olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, bundan sonra dosya kapsamı ve tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmasıdır.
Öte yandan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Anılan hüküm gözönünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacılar, miras bırakanları Haydar Bircan ve diğer mirasçılar adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış dava olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu hususta eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmiş olması da isabetsizdir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine. 07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.