Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/7202 E. 2012/4432 K. 17.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7202
KARAR NO : 2012/4432
KARAR TARİHİ : 17.05.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile Hazine ve … aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kahramanmaraş Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 23.06.2011 gün ve 253/1676 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı, babasından intikal eden üzerinde 300 adet kavak ve şeftali ağacı bulunan taşınmazın bir bölümünün kadastro çalışmalarında 118 ada 99 parsel içinde Hazine adına tespit ve tescil edilirken, 375,73 m2’lik kısmının çay yatağı vasfı ile tespit harici bırakıldığını açıklayarak, Hazine üzerindeki tapunun iptaline ve çay yatağı olarak tespit harici bırakılan yerle birlikte adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, krokide A harfi ile gösterilen ve 118 ada 99 parsel içinde kalan yerin Hazinenin mülkiyetinde, B harfi ile işaretlenen yerin ise dere yatağı olduğunu, taşınmazlar üzerinde bulunan ağaçların yaşları dikkate alınınca davacının kazanmaya yeterli zilyetliğinin bulunmadığı anlaşılması gerektiğinden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … temsilcisi taşınmazın davacıya babasından intikal ettiğini, bu yerde başka kimsenin bir hakkı bulunmadığını bildirmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 04.06.2010 tarihli teknik bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 459,32 m2 yerin tapusunun iptaline ve B harfi ile gösterilen 366,51 m2’lik yerle birlikte davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve dosya kapsamından; teknik bilirkişinin 04.06.2010 tarihli raporunda A harfi ile belirtilen yerin ham toprak vasfı ile Hazine adına kayıtlı bulunan 118 ada 99 parsel içinde kaldığı ve B harfi ile gösterilen yerin ise, Ceyhan Nehir yatağı niteliğiyle tespit harici bırakıldığı saptanmıştır. Davacı, dava konusu taşınmazların babasının zilyetliğinde iken kendisine intikal ettiğini bildirmiş olmasına ve 04.05.2010 tarihli keşifte taşınmaz başında dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları tarafından bu husus doğrulanmış bulunmasına rağmen çekişmeli taşınmazın davacıya intikal şekli üzerinde durulmamıştır. Bu açıklamaya göre; uyuşmazlık konusu taşınmazın, babasından davacıya devir şekli (taksim, bağış, satış vs.) üzerinde durulması dava şartı bakımından önemlidir. Dava şartı, kamu düzeni ile ilgili olduğundan davacı tarafça ileri sürülmese dahi mahkemece; tereke adına dava açmayan ve taşınmazın babasından kaldığını ileri süren davacıdan bu devir hakkında açıklama istenmesi, taksim, bağış, satış vs. gibi nedenlerden birine dayanması durumunda, bu hususu kanıtlaması için süre ve imkan verilmesi, bundan sonra iddianın ileri sürülüş şekline göre, öncelikle dava şartı üzerinde durulması (TMK.m. 701, 702), çekişme konusu taşınmazın halen elbirliği mülkiyetinde olduğunun anlaşılması durumunda, davacı tereke adına dava açmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi, taşınmazın tereke malı olmadığının saptanması halinde davacı lehine zilyetlikle kazanma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu usuli eksiklik yerine getirilmeden yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı …nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre esasa yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 17.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.