Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/5497 E. 2011/6193 K. 24.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/5497
KARAR NO : 2011/6193
KARAR TARİHİ : 24.11.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

… ile Hazine, dahili davalılar … ve Acar Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair … Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.09.2010 gün ve 187/707 sayılı hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hazine vekili ile dahili davalılar TOKİ Başkanlığı vekili ve Acar Köyü Tüzel Kişiliği temsilcisi taraflarından süresinde istenilmiş ise de; duruşma talebinin değer yönünden reddine karar verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R
Davacı … vekili, mevkii ve sınırları dava dilekçesinde açıklanan ve kadastro çalışmasında tespit dışı bırakılan dilekçeye ekli krokide 16620 m2 olarak gösterilen tapusuz taşınmazın imar – ihya edildiğini, 20 yılı aşkın süreden beri zilyet ve tasarrufu altında bulunduğunu ileri sürerek vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. yargılama sırasında dava konusu yerin idari yoldan Hazine adına tapu siciline tescil edilmesi üzerine bu yerin tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar Hazine vekili ve … vekili ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı lehine imar – ihya ve zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle dava konusu 149 parselin tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine ve … vekilleri ile köy temsilcisi tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz 1977 yılında yapılan kadastro çalışmasında “taşlık” niteliğiyle tespit dışı bırakılmış; sonradan 19.6.2008 tarihinde idari yoldan 149 parsel numarasıyla 19.019,19 m2 olarak Hazine adına tapuya tescil edilmiş, bilahare 13.3.2009 tarihinde bedelsiz olarak Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilmiştir.
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar – ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastrodan sonraki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı tarihe ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit dışı bırakılma tarihi olan 1977 yılından sonra olmak üzere dava tarihine göre 20 – 30 yıl öncesine ait (1978 – 1988) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirleneceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği bilinmelidir. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulması için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi veya fotoğrametri uzmanı mühendisten oluşacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla dava tarihine göre 20 – 30 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip, stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak; taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman başlandığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve bilirkişi sözleri bilimsel verilere ve maddi olgulara göre hazırlanan söz konusu bu raporlar denetlenmeli, taşınmaz üzerinde imar – ihya işlemlerinin başlandığı ve tamamlandığı tarih ile ekonomik amaca uygun olarak tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın hava fotoğrafındaki niteliği belirlenmeden eksik araştırmaya dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece, idari yoldan 149 parsel numarasını alan çekişme konusu taşınmazın kadastro paftasındaki yeri teknik bilirkişiye işaretletilmemiştir. Yapılacak iş, öncelikle taşınmazın arazi üzerindeki yeri ve mevcut durumuna göre öncesinin ve şimdiki halinin niteliğinin yerel bilirkişiye tespit ettirilmeli, bundan sonra teknik bilirkişiye ölçekli kadastro paftası üzerindeki yeri belirlenerek paftaya işaretlettirilmelidir. Bundan sonra, uyuşmazlık konusu taşınmazın bitişik ya da yakınındaki parsellere ilişkin tapu kayıtları ile tescillerine esas varsa belge ve mahkeme hüküm dosyaları dosya arasına getirtilerek yerel ve teknik bilirkişiye uygulatılmalı, dava konusu taşınmaz yönünü ne ya da kim olarak gösterdiği belirlenmeli, kurulacak hükümde bu husus gözönünde tutulmalıdır.
Keşif sonunda ziraat mühendisi … tarafından düzenlenen raporda 149 parselin ortasında boydan boya yol geçtiği bildirilmiştir. Mahkemece bu husus üzerinde de durulmamıştır. Söz konusu bu yolun genel yol niteliğinde olup olmadığı araştırılıp belirlenmeden yolu da kapsayacak şekilde kabul kararının verilmesi doğru olmamıştır.
Ayrıca başlanğıçta tapusuz taşınmazın tescili isteği dikkate alınarak yasal hususlara husumet yöneltilmiş ise de; yargılama aşamasında idari yoldan Hazine adına tescil edildikten sonra Toplu Konut İdaresi Başkanlığına resmi işlemle devredilmesi sebebiyle tapu iptali ve tescil davası niteliğini alan eldeki davada kayıt maliki olmayan Hazine ve köy tüzel kişiliği aleyhine açılan davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken bu davalılar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Diğer yandan, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokide A, B ve C harfleriyle gösterilen bölümler üzerindeki binaların dava dışı üçüncü kişilerin kullanımında olduğu belirtildiği halde mahkemece, bu husus hakkında da araştırma yapılmamıştır. Anılan taşınmaz bölümlerini kullanan kişilerin malik sıfatlarının bulunup bulunmadığı, davacının nam ve hesabına tasarruf edip etmedikleri üzerinde durulmadan parselin tamamının iptaliyle davacı adına tescile karar verilmesi yanlıştır. Öte yandan dava konusu taşınmazlar Toplu Konut İdaresi Başkanlığı adına tapuda kayıtlı olup, üzerindeki binalarda TOKİ’ye ait ise taşınmazların kamu emlakine dönüştüğü kabul edilerek iptal ve tescile değil mülkiyetin tespitine karar verilmesi düşünülmelidir.
Kabule göre de, az yukarıda da açıklandığı gibi davacı vekili, dava dilekçesine ekli krokide gösterilen 16.626 m2’lik taşınmaz bölümünün davacı adına tesciline karar verilmesini istediği halde mahkemece talep aşılarak 19.019,19 m2 yüzölçümündeki 149 parselin tamamının iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmeside yerinde değildir.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle davalılar Hazine ve TOKİ vekilleri ile köy tüzel kişiliği temsilcisinin temyiz itirazı açıklanan bu sebeple yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden Acar Köyü Tüzel Kişiliğine iadesine ve 17,15 TL peşin harcın da istek halinde temyiz eden TOKİ Başkanlığına iadesine 24.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.