Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/4582 E. 2011/6162 K. 24.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4582
KARAR NO : 2011/6162
KARAR TARİHİ : 24.11.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı

… ile … aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair …Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 06.04.2010 gün ve 575/113 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise, davacı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.02.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat …ve karşı taraftan davacı vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … vekili, evlilik birliği içinde edinilerek davalı eş adına tescil edilen 438 ada 5 parselde 4 numaralı bağımsız bölümün alım bedelinin yarısının düzenlenen bonolarla taksitler halinde vekil edeni tarafından ödendiğini; kalan bedel yönünden davalı adına kredi çekilmiş ise de bunun da büyük bölümünü vekil edeninin ödemek zorunda kaldığını, taraflar arasında geçimsizliği takiben taşınmazın davalı tarafından danışıklı olarak 3.kişiye devredildiğini açıklayarak, gerek taşınmazın rayiç değeri gerekse bir kısım tadilat nedeniyle sarfedilen bedelin ½ karşılığı 47.111 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla davalıdan tahsili ile vekil edenine ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Barut vekili, dava konusu taşınmaz bedelinin vekil edeni tarafından kısmen peşin, kısmen banka kredisiyle ödendiğini, davalının evlilik öncesi çalıştığını, adına kayıtlı sair gayrimenkulleri nedeniyle kira ve mahsul gelirleri bulunduğunu, nizalı mesken nitelikli taşınmazın evlilik nedeniyle oturulmak üzere satın alındığını, ancak ortak yaşamın sona ermesiyle ihtiyaç kalmadığından satıldığını, satış tarihi itibariyle dahi banka kredi borcunun mevcut bulunduğunu, taşınmazın davalının kişisel malı olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 37.500 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili ile temyize cevap süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 20.2.2004 tarihinde evlenmiş, 26.9.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve 30.11.2006 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Dava konusu mesken nitelikli 438 ada 5 parselde 3/12 arsa paylı 4 numaralı bağımsız bölüm 1.4.2004 tarihinde satın alma suretiyle davalı adına tescil edilmiş, bilahare 15.7.2005 tarihinde satış suretiyle dava dışı Seda Karakaya’ya devredilmiştir.
TMK.nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. TMK.nun 222/3.fıkrası hükmüne göre bir eşin evlilik birliği içinde edindiği tüm malları, aksi kanıtlanıncaya kadar edinilmiş mal kabul edilir. Belirtilen maddede getirilen edinilmiş mal karinesine rağmen bu malın edinilmiş mal olmayıp, kişisel mal olduğunu iddia eden eş bunu kanıtlamakla yükümlüdür. Somut olayda, davacı taraf dava konusu taşınmazın yarı bedelinin sıralı bonolarla bizzat ödendiğini, bir kısım aylara ilişkin kredi ödemelerinin de tarafınca yapıldığını, taşınmazı oturulur duruma getirmek üzere yapılan harcamaların da kendisince karşılandığını açıklayarak alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ise kredi ile tamamlanan kısım dışında satış bedelinin kişisel mal grubundan ödendiğini bildirmiştir. Bir kısım tanıklar, davalının evlilik öncesi işyeri olduğunu, evlenmeden hemen önce kapatıldığını, yanı sıra kişisel mallarının gelirleri bulunduğunu bildirmiştir. Davalı, satış bedelinin evlilik öncesi birikimi ile ödendiğini somut delillerle kanıtlayamamıştır. Bir kısım ödemenin davalının evlilik birliği içinde elde ettiği kişisel mallarının geliriyle yapıldığı kabul edilse dahi TMK.nun 219/5. maddesine göre kişisel malların gelirleri de aksi kararlaştırılmadıkça edinilmiş maldır. Öte yandan davacı da gerek peşinatın gerekse kredi ödemelerinin kendi kişisel mal grubundan karşılandığını ispat edememiştir. Çalışma karşılığı edinimler de TMK.nun 219/1.maddesine göre edinilmiş maldır. Taraflarca aksi ispatlanamadığına göre, dava konusu taşınmazın edinilmiş mal olduğunun kabulü gerekir. Dava, katılma alacağı isteğine ilişkin bulunmaktadır. Davanın kısmen kabulüne ilişkin önceki hüküm davalı tarafın temyizi üzerine görev yönünden bozulmuştur. Görevsizlik kararını takiben verilen temyize konu aynı yöndeki hüküm önceki hükmü temyiz etmeyen davacı taraf yönünden kesinleştiğine göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunmadığından REDDİNE.
Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; yukarıda açıklandığı üzere edinilmiş malda katılma alacağı isteğine ilişkin bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) hüküm kurulması gerekir. Dava konusu taşınmazın kısmen banka kredisiyle alındığı ve devir tarihi itibariyle kredi borcu bulunduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Mahkemece, kazanılmış haklar göz önünde tutulmak suretiyle dava konusu taşınmazın devir tarihi itibariyle belirlenen değerinden (davacı taraf önceki hükmü temyiz etmediğinden) taşınmazın devir tarihindeki kredi borcunun düşülmesi suretiyle bulunacak değerin yarısının katılma alacağı olarak hesaplanması gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadelerine 24.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.