YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4351
KARAR NO : 2012/472
KARAR TARİHİ : 02.02.2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
… ile Hazine ve Kızılaliler Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06.10.2010 gün ve 273/491 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı … dava dilekçesinde; mevki ve sınırlarını bildirdiği yaklaşık 1.500 m2 yüzölçüme sahip taşınmazı imar ve ihya ettiğini, 25 yılı aşkın zamandır zilyet ve tasarrufunda bulundurduğunu açıklayarak adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili; taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olup şartların bulunmaması halinde davanın reddine ve TMK.nun 713/6. maddesi gereğince taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini savunmuş, davalı … temsilcisi cevap vermediği gibi yargılama oturumlarına iştirak etmemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile teknik bilirkişinin 03.12.2009 tarihli raporuna ek krokide A harfi ile gösterilen 2.456,76 m2’lik yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve 17.maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Dava konusu taşınmaz Anamur Kadastro Müdürlüğü’nün 26.01.2010 tarih ve 192 sayılı karşılık yazılarında belirtildiği üzere 1973 yılında 766 sayılı Tapulama Kanunu’na göre yapılan tapulama çalışmalarında “Taşlık” vasfı ile tespit harici bırakılmıştır. Kural olarak taşlık niteliği ile tapulama harici bırakılan yerlerin imar ve ihyaya muhtaç olduklarının kabulü gerekir. Bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde imar ve ihya için öngörülen tüm olumlu koşulların davacı yararına gerçekleşmesi halinde böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlik ve imar-ihya yoluyla edinilmesi mümkündür.09.11.2009 tarihli keşifte taşınmaz başında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar taşınmazın 25 yıldan beri davacının zilyetliğinde olduğunu açıklamış ancak öncesi taşlık olan taşınmazın imar-ihyasına ilişkin açıklamada bulunmamışlardır.
O halde mahkemece yapılacak iş, yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların …nun 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları, aynı kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenmeleri, dava konusu taşınmazın kim tarafından hangi tarihte imar ve ihyasına başlandığı, imar ve ihyanın ne şekilde sürdürüldüğü, hangi tarihte tamamlandığı, tarımsal amaçlı zilyetliğin hangi tarihte başladığı hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşulları yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması ve beyanlar arasındaki çelişkinin HMK. nun 261. maddesi gereğince giderilmesi gerekmektedir.
Ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu Kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Davacıya ilişkin olarak Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden zilyetliğe dayanarak tescil davası açıp açmadığı sorulmuş ise de, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden sorulmamıştır. Belgesizden edinilen taşınmazlar olup olmadığının Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden sorulup kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesinde öngörülen miktar sınırlamalarının aşılıp aşılmadığının gözönünde bulundurulması gerekirken bu yönde bir araştırma yapılmamış olması doğru değildir.
Bundan ayrı teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle krokide belirtilen taşınmazın tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığı konusunun tescil davasının konusunu tapusuz taşınmazlar oluşturacağından ve çifte tapunun önlenmesi nedeniyle Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı …nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.