Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/406 E. 2011/4603 K. 26.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/406
KARAR NO : 2011/4603
KARAR TARİHİ : 26.09.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

… ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair … Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 05.05.2010 gün ve 300/143 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili ile davacı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde 129 ada 104 sayılı parselin toprak reformu çalışmaları sırasında davacıya verilmesine karşın, köyde yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalı Maliye Hazinesi adına tespit gördüğünü açıklayarak Hazine adına bulunan tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “…dosya kapsamı ile dava konusu taşınmazın Maliye Hazinesine ait iken 54 numaralı Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sırasında haritasında 5 ada 5 pafta 84/22 parsel numarasıyla dava konusu yerin sınırlandırıldığı ve davacı …’in kullanımına bırakıldığı, taşınmazın 1976 yılından beri davacı tarafından malik sıfatıyla ekilip biçildiği, her ne kadar keşif mahallinde dinlenen yerel bilirkişi … dava konusu arazinin öncesinde mera olduğunu beyan etmiş ise de, gerek davanın tarafları ve gerekse diğer bilirkişi anlatımları nedeniyle bu iddiaya itibar edilmesinin mümkün olmadığı, kadastro çalışmaları sırasında senetsizden Hazine adına tespit ve tescil edildiği, TMK. nun 715. maddesi kapsamında yer alan taşınmazlardan olmadığı, davacının davasını kanıtladığı..” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hükmün esası davalı Hazine vekili, yargılama giderleri yönünden ise davacı vekili taraflarından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu 129 ada 104 sayılı parsel, 10.5.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve tarım arazisine dönüştürülmesi mümkün olan yerlerden olduğu gerekçesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18. maddesi gereğince senetsizden 51382 m2 yüzölçümlü olarak ve ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Kadastro tutanağı 24.6.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Keşifte dinlenen teknik bilirkişi O. Mesut Kurucu’nun rapor ve ek raporlarına göre, 5 nolu Toprak Tevzi Komisyonunun yaptığı çalışmalar sonucu elde edilen paftaya göre, dava konusu yerin 84/22 nolu tevzi parselinin kadastronun 129 ada 104 parselini kapsadığı, 84 nolu parselin pafta üzerinde ve zeminde ifrazları yapılarak 84/1 nolu parselden başlayarak 84/36 nolu parsellerin oluşturulduğu, taşınmaz maliklerine zeminde dağıtıldığı, kadastronun 129 ada 104 sayılı parseline isabet eden tevzinin 84/22 parselinin … adına 52000 m2 olarak ayrıldığı fakat işlemlerin ve tapuya tescillerinin yapılmadığı anlaşılmıştır. … İl Özel İdaresi, Emlak ve İştirakler Dairesi Başkanlığının 23.02.2010 tarih M.42.0.İÖİ.15.01.00-0741 karşılık sayılı yazılarında da aynı durumun açıklandığı, 17.12.1956 tarihli arazi dağıtım cetvelinin Valilik Makamınca onaylandığı ve Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilerek tescil edildiği açıklanmıştır. Sözü edilen teknik bilirkişi rapor ve ek raporuyla İl Özel İdare Müdürlüğünün açıklamalarından da anlaşıldığı üzere dava konusu yerin esasen tevzinin 84 sayılı parseli olduğu, ifraz ve dağıtıma tabi tutulduğu, 84/22 sayılı parselin davacıya verildiği, ancak öngörülen işlemler ile tapu tescil işleminin yapılmadığı ve kadastro çalışmaları sırasında da Hazine adına tespit ve tescil edildiği görülmüştür.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle, teknik bilirkişinin rapor ve ek raporuyla İl Özel İdare Müdürlüğünün yukarıda tarih ve sayısı verilen yazılarının onaylı örnekleri eklenmek suretiyle Toprak Tevzi Komisyonunca 84 nolu parsel olarak belirlenen taşınmaz hakkında toprak tevzi çalışmaları sonucu herhangi bir tapu kaydının oluşup oluşmadığının duraksamaya yer vermeyecek biçimde bildirilmesi için Tapu Sicil Müdürlüğü ile Konya İl Özel İdare Müdürlüğüne yazı yazılması, tapu oluşmuş ise toprak tevzinin 84 nolu parseline ait ve bu parseli de kapsayan tablendigatif cetveli ile belirtmelik tutanağı ve eklerinin taşınmazın bulunduğu Sinanlı Köyüne ait Toprak Tevzi Komisyonunca düzenlenen mera paftalarıyla birlikte bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, anılan belgeler karşısında taşınmazın niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Öte yandan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler İsmail Sarı ve … dava konusu yerin 50 yıl önce mera vasfında, Sinanlı Köyü ile Özyayla Köyünün merası olduğunu açıklamışlardır. Mahkemece, yeterli gerekçe gösterilmeksizin bu yerel bilirkişilerin beyanlarına değer verilmediği anlaşılmıştır. Meraların mülkiyeti Hazineye, kullanma hakkı ise bulundukları köy ya da köyler ile belde halkına aittir. Orta malı niteliğinde bulunan meralara ilişkin araştırma ve inceleme kamu düzenini ilgilendirdiğinden kendiliğinden yapılması gerekir. Dinlenen yerel bilirkişilerden biri Sinanlı, diğeri ise Özyayla Köyleri halkından olduğu saptanmıştır. Gerek Daire ve gerekse Yargıtay uygulaması uyarınca meradan yararı bulunan kişilerin yerel bilirkişi ve tanık olarak dinlenmeleri mümkün değildir. Yerel bilirkişiler taşınmazın kadim mera olduğunu açıkladıklarına göre, mahkemece tahsisli ve kadim mera araştırmasının yapılması zorunludur. Bu nedenle taşınmazın sınırları içerisinde bulunduğu Sinanlı Köyü ile halkının yararlandığı Özyayla Köyüne ait kadim ve tahsisli mera kayıtları ile haritaların olup olmadığının Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğü ile İl ve İlçe Özel İdare Müdürlüklerinden sorulması, varsa sözü edilen kayıt ve belgeler ile haritalar getirtilerek dosya arasına konulması, bundan ayrı 129 ada 104 sayılı kadastro parseline komşu kadastro parsellerine ilişkin kadastro tutanak ve ekleri ile kadastro sırasında komşu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtları aynı şekilde bulundukları yerlerden getirtilerek dosyaya eklenmesi, yeniden yapılacak keşifte Toprak Tevzi Komisyonunun meraya ait paftalarıyla kadim ve tahsisli mera kayıtları, haritalar, komşu parsellere ait tapu ve vergi kayıtları yeniden yapılacak keşifte teknik, yerel bilirkişiler ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, taşınmazın mera paftası ya da tahsisli ve kadim mera kayıt ve belgeleri ile haritaların kapsamında kalıp kalmadığının saptanması, şayet anılan belgeler kapsamında kalmadığının belirlenmesi halinde bu taktirde kadim mera araştırmasının yapılması, bu nedenle yaşlı yerel bilirkişilerin meradan yararlanan Sinanlı ve Özyayla Köylerinin halkı dışında komşu köyler halkı arasında mahkemece seçilmesi, aynı şekilde meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından olay yerini bilen yaşlı tanıklarını bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması, dava konusu yerin önceki yerel bilirkişiler tarafından ileri sürüldüğü gibi kadim meradan elde edilen yerlerden olup olmadığının, Sinanlı ve Özyayla köylerinin halkı tarafından tasarruf edilen mera niteliğinde bulunup bulunmadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, komşu kadastro parsellerine ait kayıt ve belgelerinin taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişiye krokisinde işaretlettirilmesinin sağlanması, taşınmaz Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sırasında parsel numarasını almış ve tapu kaydı oluşmuş ise, az yukarıda da açıklandığı gibi getirtilecek belgelerin uyuşmazlığın çözümünde göz önünde tutulması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; tapu iptali ve tescil davalarında dava kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. Dava tapu iptali ve tescil davası olduğuna ve Hazine kayıt maliki olup, Harçlar Kanununun 3/J maddesi gereğince harçtan bağışık olduğuna göre eksik harcın alınmasına yer olmadığına, normal tapu iptali ve tescil davalarında olduğu gibi yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı taraftan alınmasına karar verilir. Bu nedenle yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması, harcın davacıdan alınması ve davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi yerinde değildir. Çünkü Hazineye karşı açılan bu tür tapu iptali ve tescil davalarında davalı Hazine kanuni hasım kabul edilemez ve TMK.nun 713/3. fıkrası somut olayda bu nedenle uygulanamaz.
Davalı Hazine ve davacı vekillerinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 26.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.