Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/3894 E. 2012/745 K. 13.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3894
KARAR NO : 2012/745
KARAR TARİHİ : 13.02.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kayseri 2.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 31.03.2011 gün ve 236/142 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı, satın alma ve belirtme öncesi eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak Hazine adına kayıtlı 185 ada 172 parselin tapu kaydının iptaliyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece kazanma koşullarının davacı lehine gerçekleştiği görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarla niteliğindeki dava konusu 185 ada 172 parsel, 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşan 01.02.1966 tarih 17 sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığı ve Toprak Tevzii Komisyonu tarafından 646 parsel olarak belirtildiği açıklanarak 16.12.2004 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, tutanağın 02.06.2006 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kaydı oluşmuştur.
Dava; TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi uyarınca belirtme öncesi zilyetlik hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Dava konusu taşınmazın belirtme tutanağında , Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki ya da orta malı mera niteliğindeki yerlerden olduğu, 1945 yılından sonra açılarak tarla haline getirildiği açıklanarak Hazine adına belirtilmiş olup komisyon paftasına göre çevresinde mera olarak sınırlandırılan 651 parsel bulunmaktadır. Aynı yer kadastro çalışmaları sırasında 185 ada 311 mera parseli olarak sınırlandırılmıştır.
Uyuşmazlık dava konusu taşınmazın niteliğinin belirlenmesi ile ilgilidir. Başka bir ifade ile dava konusu taşınmazın öncesinin mera niteliğindeki yerlerden olup olmadığı hususunun araştırılması zorunludur. Bir yerin öncesinin veya halihazır durumunun tahsisli
veya kadim meralardan olup olmadığı ayrı usul ve şekilde araştırılmaya tabidir. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu halde, kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar. HGK.’nun 30.10.1991 tarih 1991/8-427-544 ve 03.05.1995 tarih ve 1995/17-149-502 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması halinde ise hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; tahsisli veya kadim mera olup olmadığının usulüne uygun şekilde araştırılmasıdır.
Taşınmazın tahsisli meralardan olup olmadığı hususu araştırılırken, öncelikle bu yerde mera tahsisinin bulunup bulunmadığının İl Özel İdaresinden sorulması, mera norm kararı ile 651 mera parseline ilişkin tahsis tutanağı ve paftası getirtilerek mahallinde uygulanıp nizalı taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mera norm kararına göre tahsis edilen meranın menşei norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim meradan mı, yoksa 4753 sayılı Kanunun 8. maddesine göre Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığı tahkik ve tespit edilmelidir. Taşınmazın öncesinin kadim mera niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılırken yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre, komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve tanık ifadeleri ve uzman bilirkişi ziraat yüksek mühendisi aracılığı ile tespiti, Toprak Tevzi Komisyonu veya kadastroca işlem gören yerlerde komşu parsellere ait kadastro tutanakları dayanak tapu ve vergi kayıtları getirtilerek mahalline uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmaz yönünün ne şekilde gösterildiği tespit edilerek nizalı taşınmaz ve çevreleyen komşu taşınmazların mera niteliğinde olup olmadığı araştırılarak belirlenecek sonuca göre yukarıda açıklanan hususlar da düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.