Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/3779 E. 2011/4602 K. 26.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3779
KARAR NO : 2011/4602
KARAR TARİHİ : 26.09.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil

… ile Hazine ve Hacıahmetli Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair …Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 07.04.2010 gün ve 1280/103 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde, vekil edeninin Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 663 sayılı parsel üzerine ev yaparak ve meyve ağaçları dikerek, 20 yılı aşkın bir süreden beri kullandığını açıklayarak Hazine parseli içerisinde yaklaşık olarak vekil edeni tarafından kullanılan 1300 m2’lik yer bakımından Hazinenin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kadastro yoluyla Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazın kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilen yerlerden olmadığını, imar ve ihya ile de elde edilecek yer niteliğinde bulunmadığını, 1932 yılından beri Hazine adına tapulu bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, daha sonra yargılama sırasında yapılan keşif sonucu iptal ve tescili istenen yerin 663 sayılı parsel kapsamında kalıp kalmadığının ve yörede yapılan Fransız kadastrosunda tespit dışı bırakılan yer olduğunun anlaşılması üzerine tescil harici bırakılan yerin Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Yargılama sırasında davaya katılması sağlanan Hacı Ahmetli köyü tüzel kişiliğine yöntemine uygun bir biçimde dahili dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın köy tüzel kişiliğinin yargılama oturumlarına katılmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, teknik bilirkişi …’in dosyaya sunduğu raporuna ekli krokide A harfiyle gösterilen 1311.79 m2 yüzölçümlü ev ve bahçe niteliğinde bulunan taşınmaz hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava başlangıçta tapu iptali ve tescil davası olarak açılmış, ancak yapılan keşifte tescili istenen taşınmazın Fransız kadastrosunda tespit dışı bırakılan yer olduğunun anlaşılması üzerine dava kazanmayı sağlayan zilyetlikle taşınmaz edinme yani tescil davasına dönüşmüştür. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar dava konusu yerin “boş ve çakıllı arazi” niteliğinde bulunduğunu açıklamışlardır. Bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Dava konusu yerin belirlenen bu niteliğine göre, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Bu bakımdan kazanmayı sağlayan zilyetlikle taşınmaz edinme koşulları yanında dava konusu yerin zilyetlikle edinilmesi için aynı zamanda imar ve ihyanın tüm koşullarının saptanıp belirlenmesi gerekmektedir. Bu konuda dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklara herhangi bir soru yöneltilmemiş, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde imar ve ihya için öngörülen koşullar da saptanmamıştır. Bir yerin imar ve ihyayla kazanılması için 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde açıklanan koşulların davacı yararına oluşmuş olması imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolmuş olması gerekir. Öte yandan mahkemece, yerel ve gazete ilanları yapılmamış, davacının ileri sürdüğü İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesine ait dosya getirtilmemiş, dava konusu yerin tapuda kayıtlı olup olmadığı da ilgili Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulmamıştır.
Yukarıdaki açıklamalar gözetilerek öncelikle, davanın açıldığı 4.10.2007 tarihinden en az 20 yıl öncesine ait (1980 – 1987 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş yöreye ait hava fotoğrafları ile İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/238 Esas sayılı dava dosyasının bulunduğu yerden getirtilerek dosya arasına konulması, teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenerek çifte tapunun önlenmesi açısından dava konusu yerin tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, tescili istenen taşınmaz bölümü ile çevresinin ve varsa komşu parselleri de gösteren paftanın bu kısmına ait onaylı örneğinin Kadastro Müdürlüğünden istenerek dosyaya eklenmesi, komşu parsellerin bulunması halinde bu parsellerin kadastro tutanak ve ekleri ile kadastro sırasında anılan parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, teknik bilirkişinin rapor ve krokisi gözetilerek TMK. nun 713/4 ve 5. fıkralarına uygun bir biçimde yerel ve gazete ilanlarının yapılması, son ilan tarihinden itibaren 3 aylık yasal sürenin beklenilmesi, ondan sonra yapılacak keşifte hava fotoğraflarıyla kayıt ve belgelerin uzman bilirkişi jeodozi ve fotoğrametri mühendisi, yerel bilirkişiler ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre taşınmazın imar ve ihyası tamamlanmış kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı ya da hangi durumda bulunduğu hususlarının açıklığa kavuşturulması, hava fotoğraflarının uzman bilirkişice stereoskopik aletle 3 boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, komşu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının taşınmaz yönünü ne gösterdiği üzerinde durulması, teknik bilirkişiye krokisinde işaret ettirilmesinin sağlanması, davacının dava konusu yerin hangi tarihten itibaren imar ve ihyasına başladığı, imar ve ihyayı hangi tarihte tamamladığı hususları olaylara dayalı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulması, dışarıdan toprak getirerek taşınmazı kültür arazisi haline getirildiği gözönünde tutularak toprak taşımanın taban toprağının az olması nedeniyle güçlendirmek amacıyla yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması, teknik bilirkişilerin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle taşınmazın Hacı Ahmetli deresinden elde edildiği gözönünde tutularak sözü edilen derenin DSİ. ce ıslah edilip edilmediği, ıslah edilen derelerden ise hangi tarihte yapıldığı ve ıslah çalışmalarının hangi tarihte tamamlandığı hususlarının DSİ ilgili Bölge Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, 20 yıllık kazanma süresinin imar ve ihya çalışmalarının tamamlandığı ve aynı zamanda seddenin yapılıp bitirildiği tarihten itibaren başladığının düşünülmesi, İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda esas numarası verilen dosyanın uyuşmazlığın çözümünde gözönünde tutulması, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK. nun 258. maddesi uyarınca davetiyeyle keşif yerine çağırılması, aynı kanunun 259. maddesi uyarınca keşif yerinde dinlenmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HUMK. nun 265. maddesi uyarınca aykırılığın giderilmesi gerekmektedir.
Öte yandan HUMK. nun da tanıklar hakkında yer alan hükümler aynı zamanda bilirkişiler hakkında da uygulanmaktadır. HUMK. nun 265. maddesi uyarınca dinlenecek tanıkların ayrı ayrı yani birbirinden bağımsız olarak dinlenmeleri öngörülmüştür. Keşifte dinlenen üç yerel bilirkişinin birlikte dinlenmiş olması anılan madde hükmüne aykırıdır. Bundan ayrı, taşınmazın bitişiğinde bulunan hatta dereden elde edildiği anlaşılan Hacı Ahmetli deresi kuru dere niteliğinde bulunmakla birlikte kar ve yağmur sularını taşıyan aynı zamanda taşkınlığı önleyen dere niteliğinde bulunup bulunmadığının daha önce götürülmeyen başka bir jeoloji mühendisi aracılığıyla saptanması, durumun aynı zamanda yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulması suretiyle açıklığa kavuşturulması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.