Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/3624 E. 2011/3994 K. 07.07.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3624
KARAR NO : 2011/3994
KARAR TARİHİ : 07.07.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve Tescili

…ile … aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair … Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.10.2008 gün ve 86/215 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR

Davacı … vekili, miras bırakan …’ün 1978 yılında ölümüyle vekil edeni ile davalının mirasçı olarak kaldığını terekenin taksim edilerek 26.6.1992 ve 13.6.1993 tarihli senetlerle davalıya bırakılan yerlerin belirlendiğini, bunun dışında kalan taşınmazların anlaşma gereği vekil edeni adına tespiti gerekirken, 106 ada 5 parselin miras bırakan adına tespit edildiğini açıklayarak, tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde, nizalı yerin taksimen zilyetliğinde bulunduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuş; bilahare tespitin doğru olduğunu, davacının dayandığı her iki senetteki parmak izinin kendisine ait olmakla birlikte sözkonusu senetlerle aldığı taşınmazlar ile karşılığında davacıya bırakılan taşınmazların murisin Ardıçdibi köyünde bulunan taşınmazları olduğunu, nizalı yerinse Dereköy hudutlarında bulunduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın Dereköy’de bulunduğu davada dayanılan senetlerinse Ardıçdibi köyündeki taşınmazlarla ilgili bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya arasında mevcut mirasçılık belgesine göre … 1978 yılı Ekim ayında ölmüş, geriye davacı ve davalı çocuklarını mirasçı olarak bırakmıştır. Dava konusu 106 ada 5 parsel, 5994,11 m2 yüzölçümüyle senetsizden 1937/ 131 tahrir vergi kayıt maliki …’ün kayıt kapsamındaki 5 ve 6 parseli 1950 yılında, …’e hibe ettiği, onunda ikiye ifrazla 6 parseli eşi …’e sattığı, ve açılan tescil davası ile 6 parselin adına tescilini sağladığı; 5 parselin ise, … zilyetliğinde kaldığı, ölümü üzerine mirasçılık belgesi sunulmadığından bahisle 9.9.1997 tarihinde fındık bahçesi vasfıyla … adına tespitle, tutanağın itirazsız kesinleşmesi üzerine 9.12.1997 tarihinde ölü … adına tapuya tescil edilmiştir.
Davacı, ortak miras bırakanları-babalarından intikal eden taşınmazların taksim edildiğini, 26.6.1992 ve 13.6.1993 tarihli senetlerde belirtilenler haricinde taşınmazların kendisine kaldığını ileri sürmüştür. Belirtilen senetlerde Ardıçdibi köyünde sınırları yazılı taşınmazların …’a teslim edildiği, bu suretle …’un babalarından intikal eden gayrimenkullerde hissesinin tamamını aldığı, Ardıçdibi köyünde başkaca hiçbir gayrimenkulde hakkı kalmadığı, geriye kalan taşınmaz malların hepsinin kardeşi …’e ait olduğu hususlarının yazılı olduğu, davacının imza, davalının parmak izi ile tanıklar, muhtar ve azalar tarafından usule uygun şekilde imzalanarak tanzim edilmiş bulunduğu görülmüştür. Belirtilen senetlerde davalıya bırakılan taşınmazların sınırları belirtilmiş; davacıya bırakılan taşınmazlar ise mevkii ve sınır belirtilmeksizin muristen kalan diğer taşınmazlar olarak adlandırılmıştır. Davalı, ilgili senetler altındaki parmak izinin şahsına ait bulunduğunu doğrulamaktadır. Dava konusu taşınmazın miras bırakandan kaldığı da tartışmasızdır.
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın belirtilen senetler kapsamında davacıya bırakılan yerlerden olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Dava konusu parselin batısında bulunan aynı ada 6 parsel için, dava dışı …’ün kadastro çalışmalarından evvel 24.6.1992 tarihinde açtığı dava ile kocası …’ün hibesi ve zilyetlik nedeniyle tescil isteğinde bulunduğu, davanın Hazine ve Ardıçdibi köyü tüzelkişiliğine yöneltildiği, Cumayeri Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/ 92 Esas ve 1995/ 23 Karar sayılı ve 15.2.1995 tarihli hükmüyle davanın kabulü ile bilahare kadastro çalışmalarında 106 ada 6 parsel olarak tespit edilen taşınmazın … adına tesciline karar verildiği ve derecattan geçerek 1.4.1996 yılında kesinleştiği görülmüştür. Mahallinde yapılan keşifde dinlenen yerel bilirkişi ve taraf tanıkları tarafların ortak murisleri-babalarından intikal eden yukarıda tarihi yazılı senetlerle davalıya bırakılan taşınmazlar haricindeki diğer taşınmazların davacıya kalması hususunda anlaşıldığını, davalının miras bırakanları-babalarından kalan diğer taşınmazlardaki haklarından feragat ettiğini, buna göre de ilgili senetlerin düzenlendiğini, davada dayanılan senetlerle davalıya bırakılan köyiçindeki taşınmazın davalı adına tespit edildiğini, ancak yine davalıya bırakılan diğer taşınmazın 2B vasfında olması nedeniyle Hazine adına tespitini müteakip, davalının davacı zilyetliğinde bulunan nizalı taşınmaza el attığını açıklamıştır.
Her ne kadar dava konusu taşınmaz Dereköy köyü kadastro çalışma alanında tespit edilmiş ve davacının dayandığı senetlerde Ardıçdibi köyünde bulunan taşınmazlardan sözedilmiş ise de; davacının dayandığı senet tarihleri ile dava dışı tarafların analığı-murisin eşi olduğu söylenen dava dışı … tarafından nizalı taşınmazın batısında yer alan 6 parsel için açılan tescil davasının açıldığı tarihler yakın tarih aralığında olup nizalı taşınmazın Ardıçdibi köyüne bağlı bulunduğu bildirilmiş ve bu köy taraf gösterilmiştir. Dosya kapsamından nizalı taşınmazın bulunduğu mevkinin önceden Ardıçdibi köyüne ait olduğu, bilahare bu köyden ayrılarak Dereköy köyünün kurulduğu da anlaşılmıştır. Bu durumda nizalı taşınmazların bulunduğu mevkiinin halen Ardıçdibi köyü olarak anıldığı saptandığına göre, muristen kaldığı hususu kuşkusuz olan taşınmazın davacı tarafın dayandığı senetler kapsamında davacıya bırakıldığının kabulü gerekir. Kaldı ki, niza konusu taşınmaz öncesi itibariyle tapuya kayıtlı da bulunmadığına göre 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15/1.maddesi uyarınca mirasçılar arasında yapılan taksim her türlü delille kanıtlanabilir. Usule uygun şekilde dinlenen tanık beyanları ile de nizalı taşınmazın taraflar arasında yapılan taksimle davacıya bırakıldığı belirlenmiş bulunmaktadır. Davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 07.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.