Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/3511 E. 2012/1182 K. 27.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3511
KARAR NO : 2012/1182
KARAR TARİHİ : 27.02.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın önlenmesi ve ecrimisil

… ve … ile … aralarındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Of Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 13.12.2010 gün ve 285/805 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, Yarlı Köyü Cebiroğlu Mahallesi Hanecivarı mevkisinde bulunan tapusuz taşınmazın miras ve taksim yoluyla kaldığını, üzerindeki eski evin taraflar arasında paylaşıldığını, davalının kendi payına düşen bölümü yıkarak yeni bina yapması nedeniyle vekil edenlerine ait bölüme zarar verdiğini açıklayarak haksız elatmanın önlenmesine, oluşan zarardan kaynaklanan 3000 TL tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, taksim sonucu vekil edenine düşen bölümün yıkılarak yerine bina yapıldığını, davacıların taşınmazına bir müdahalesi bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, paylaşım sonunda davalıya düşen bölümün yıkılması sırasında bir cephenin açıkta kalması ve çatı bütünlüğünün bozulması nedeniyle davacılara düşen bölüme zarar verildiği gerekçesiyle, davalının haksız müdahalesinin önlenmesine, davacıların payları dikkate alınarak 56.68 TL tazminatın davalıdan alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; TMK.737 ve devamı maddelerinde düzenlenen komşuluk hukukuna aykırı eylemlerin giderilmesi ve zararın tazmini isteğine ilişkindir. Gerçekten de TMK.nun 737.maddesi hükmüne göre, herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunurken komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlü bulunduğu, komşu durumunda olan kişilerin mülkiyet haklarını kullanırken mutad yaşamın gerekli kıldığı işlerle ilgili durumlarda birbirlerine tahammül ve hoşgörü göstermekle yükümlü kişi, mülkiyet hakkını kullanırken komşusuna zarar vermemek durumundadır. Görülmekte olan davada davalı, kendisine düşen bölüme yeni bina yaparken, davacılara ait bölümün cephesi açıkta kalmış ve çatı bütünlüğünün bozulması nedeniyle evin bir bölümüne zarar verilmiştir. Mahkemece, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, verilen karar taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözüme ulaştırmadığı gibi, müdahalenin ne şekilde önleneceği ve zararının nasıl giderileceği karar yerinde gösterilmediğinden hükmün infaz kabiliyeti de bulunmamaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; taraflara ait taşınmaz Yarlı Köyü sınırları içerisinde olup, köy sınırları içerisindeki yapılanmalarda İmar Kanunu hükümleri uygulanması gerektiği gibi bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın TMK.nun 683 ve 737. maddesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. HUMK.nun 388. maddesinin son fıkrasına (6100 sayılı HMK.nun 297 m.) göre; hükümde taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Mahkemece, açıklanan kanun hükümleri gözönünde tutularak, tarafların açık olmayan isteklerinin açıklanması, ihtilaflı hususları net bir biçimde belirlemesi, uyuşmazlığa konu olan yerlerin ayrı ayrı saptanması, mahallinde yapılacak keşifte inşaat mühendisi ve fen memuru bilirkişiden açık ve ayrıntılı rapor alınarak davacıların zararının ne şekilde giderileceğinin hesaplanması, infazda tereddüt uyandırmayacak ve taraflar arasındaki uyuşmazlığı giderecek nitelikte haklar ve yükümlülüklerin, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Diğer yönden; taraflar taşınmaz bölümlerini tek başına kullandıklarına ve zarar gören bölüm paylaşım sonucu davacılara düştüğüne göre, uzman bilirkişi tarafından belirlenecek değerin (zararın) tamamına hükmedilmesi gerekirken davacıların payı oranında denilmek suretiyle yazılı şekilde masrafa hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 27.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.