Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/3501 E. 2012/184 K. 19.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3501
KARAR NO : 2012/184
KARAR TARİHİ : 19.01.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile … aralalarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.11.2010 gün ve 69/605 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü.
KARAR

Davacı vekili dava dilekçesinde; ortak miras bırakandan gelen 117 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ½ payının davacıya ait iken kadastro çalışmaları sonucunda mirasçılardan Durmuş Akdeniz’in damadı olan davalı adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak davalı adına olan tapunun iptali ile ½ payın vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, 24.03.2009 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazın 30 yıldan beri davalı tarafından tasarruf edilmekte olduğunu, taşınmazın davacının iddia ettiği ortak muris ile bir ilgisinin bulunmadığını ve davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşmediğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; muristen intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu 117 ada 5 sayılı parsel, 1998 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında senetsizden davalı … adına tespit edilmiş ve tutanağın itirazsız olarak 19.08.1999 tarihinde kesinleşmesi üzerine davalı adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı vekili taşınmazın miras bırakan Fatma Akdeniz’e ait iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini ve halen terekeye dahil olduğunu ileri sürmüş, keşifte dinlenen davacı tanıkları, taşınmazın Fatma Akdeniz’e ait iken ölümünden sonra mirasçılardan Durmuş Akdeniz tarafından kullanıldığını ve davalı …’ın Durmuş Akdeniz’in damadı olması nedeniyle kullandığını bildirmişken, davalı tanıkları ise taşınmazın 30 yıldan beri … kullanımında olduğunu açıklamış, mahkemece yerel bilirkişi, davalı ve davacı tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmemiştir. Bu halde yenilden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların …nun 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları, aynı kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenmeleri, dava konusu taşınmazın ilk olarak kim ya da kimler tarafından zilyet edildiği, zilyetliğin tespit tarihine kadar ne şekilde ve kim tarafından sürdürüldüğü, davalı …’ın Fatma Akdeniz mirasçılarından Emine Kaş’ın (Akdeniz) eşi olduğu gözönünde bulundurularak kullanımının hangi nedene dayandığı, kimin adına taşınmaz üzerindeki zilyetliği sürdürdüğü yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasındaki çelişkinin HMK. nun 261. maddesi gereğince giderilmesi ve toplanan deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken beyanlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 19.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.