Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/3113 E. 2011/4478 K. 20.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3113
KARAR NO : 2011/4478
KARAR TARİHİ : 20.09.2011

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı

… ile… aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair … Aile Mahkemesinden verilen 28.01.2011 gün ve 602/65 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise katılma yolu ile davacı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.09.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat … geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, evlilik birliği içinde alınarak davalı adına tescil edilen 5520 ada 1 parseldeki 12 nolu dükkan ile 6034 ada 1 parseldeki 3 nolu meskenin yarı payı ve … plakalı aracın tamamen vekil edeninin katkısı ile edinildiğini açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000 TL katkı payı alacağının faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, 1.12.2006 tarihinde harcını yatırdığı ıslah dilekçesi ile talebini araç için 2500 TL, dükkan için 75.000 TL ve meskenin yarı payı için 22.500 TL olmak üzere toplam 75.000 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … … vekili, dava konusu malların edinilmesinde davacının katkısının olmadığını, aracın ikinci kez evlenmeleri sebebiyle davacı tarafından vekil edenine hediye olarak alındığını, meskenin ise tarafların birlikte katkıları sebebiyle yarı paylı olarak tescil edildiğini,..’deki dükkanın ise tamamen vekil edeninin ailesinin katkıları ile alındığını, davacı tarafından sunulan belgenin gerçeği yansıtmadığını, büyük ihtimalle birlikte çalıştıkları dönemde davalının verdiği boş imzalı kağıt sonradan doldurulmuş olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; … ilçesi 5520 Ada 1 parselde kain 8/164 arsa paylı zemin kat 12 nolu bağımsız bölüm, davalı adına kayıtlı olup 10/02/1998 tarihinde satın alınmış dükkan vasfındaki taşınmazın satış bedelinin tamamının davacı koca … tarafından karşılandığı yolunda tam bir vicdani kanaate varıldığından talep ve ıslah nazara alınarak 37.500 TL’nin dava tarihi olan 01/09/2006, 37.500 TL’nin ise ıslah tarihi olan 01/12/2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınıp davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin dava ve talep hakkının saklı tutulmasına, kanıtlanamadığından sair taleplerinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, kabul edilen dükkan bakımından davalı vekili, reddine karar verilen mesken ve araçla ilgili bölüm bakımından katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar evvelce 15.6.1984 tarihinde evlenmişler ve daha sonra 15.9.1986 tarihinde kesinleşen kararla boşanmışlar, ikinci kez 5.3.1993’de evlenen taraflar 11.7.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 10.11.2008 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM. nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (4721 sayılı TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4721 sayılı TMK.nun 202.m).
Dava konusu mallardan …’deki 5520 ada 1 parsel üzerindeki binada 12 nolu dükkanın tamamı 10.2.1998, Konak’taki 6034 ada 1 parsel üzerindeki binada 3 nolu meskenin 1/2 payı 17.8.1997 tarihinde davalı adına satın alma ile tescil edilmiş olup 3 nolu meskenin diğer 1/2 payı ise davacı … adına tapuda kayıtlıdır. Diğer dava konusu … plakalı araç ise dosyada tescil belgesi bulunmamakla beraber taraf vekillerinin 14.4.2010 tarihli yargılama oturumundaki kabullerine göre 1993 yılında satın alınarak davalı adına tescil edilmiştir. Taşınmazlar ve aracın edinme tarihleri dikkate alındığında eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olup davacının isteği katkı payı alacağı niteliğinde bulunduğundan uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, dava konusu 6034 ada 1 parsel üzerindeki binada 3 nolu meskenin edinildiği tarih itibarıyla her iki tarafın da özgür iradeleri ile elde ettikleri gelirleri gözetmeden paylı mülkiyet şeklinde tapuya tescil ettirdikleri, bu durumda taraf gelirlerine göre katkı payı hesabı yapılma imkanı bulunmadığına, taşınmazdaki eşe ait payın alımında verilen para olsa dahi eşe yapılan “elden bağışlama” niteliğinde olup davalı eşe, karşılıksız kazanma yoluyla gelen bu pay onun kişisel malı olduğuna (TMK. md. 220/2), davalıya ait pay “bağış” yoluyla geldiğine, diğer dava konusu aracın ise tarafların ikinci kez evlenmeleri sebebiyle davacı tarafından davalıya evlenme hediyesi olarak verilip bağışlandığı toplanan deliller, tanık beyanları ile anlaşıldığına, boşanma dosyasında 2.10.2006 tarihli delil dilekçesinde davacı vekilinin “müvekkil çalışması ile elde ettiği birikimleri evlilik birliğinin bir ömür süreceği düşüncesi ile ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacı ile yatırıma dönüştürmek istemiş, malvarlığı eşi adına kayıtlanmıştır” şeklindeki beyanının bağış olgusunu doğruladığına, davacı davalıya ait kişisel mal üzerinde katkı payı alacağı talebinde bulunamayacağına ancak bağıştan dönme koşullarının varlığı halinde bağışlananın iadesini isteyebileceğine(BK. md. 244), bağışlamadan dönme konusunda açılmış bir dava ve istek bulunmadığına göre mahkemece, mesken ve araçla ilgili bağıştan hareketle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir husus görülmediğinden davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile mahkemenin mesken ve araçla ilgili red kararının ONANMASINA,
Davalı vekilinin dava konusu dükkanla ilgili temyizi itirazlarına gelince; Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre davacı tarafından dosyaya sunulan ve dükkanla ilgili tüm hakların davacıya ait olduğu yazılı bulunan 1.8.2002 tarihli davalının imzasını da taşıyan belgenin sahteliği ile ilgili iptali için açılmış bir dava olmadığına ve davalının kendisinden davacı tarafından habersiz alınan imzanın üzerinin doldurularak elde edildiği savunmasını ispatlayamadığına, davalı taraf çalışarak gelir elde etmediğine, davacının, kocasına ait işyerine ara sıra giderek dükkanda durması da gelir getiren çalışma olarak değerlendirilemeyeceğine, davalının ailesinin dükkanın edinilmesinde katkısı olduğuna ilişkin savunma da ispatlanamadığına, dükkanın alımında kullanılan paranın tamamının davacının çalışarak elde ettiği gelirle karşılandığı tüm dosya kapsamından anlaşıldığına, dükkanın alımında davacı katkısının tam olduğunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığına göre dükkanla ilgili davalı vekilinin aşağıdaki husus dışındaki diğer tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, davacının dava dilekçesi ve ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmakla beraber mahkemece, istenen açıklama üzerine verdiği 28.4.2010 havale tarihli dilekçesinde dükkanla ilgili ıslahla artırdığı talebini 75.000 TL olarak açıklamıştır.Dava konusu dükkanın 1.9.2006 dava tarihi itibarıyla değeri ilk alınan 22.2.2010 tarihli raporda 75.000 TL, davacı vekilinin itirazı üzerine alınan 6.10.2010 tarihli raporda 100.000 TL olarak belirlenmiş, taraf vekillerinin itirazı üzerine alınan 6.1.2011 tarihli son raporda ise günün koşullarında 110.000 TL değerde olduğu bildirilmiş, bu rapora davalı vekili, dava tarihindeki değeri yansıtmadığını ileri sürerek itiraz ederken dava tarihindeki değerin 75.000 TL olduğunu bildiren ilk raporun gerçekçi olduğunu ve dikkate alınması gerektiğini bildirmiştir. Mahkemece karar gerekçesinden anlaşıldığı üzere belirlenen değerin dava tarihindeki değer olmadığı gözden kaçırılarak son rapora itibar edilerek taleple de bağlı kalınarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. Dava katkı payı alacağı niteliğinde olduğuna göre dükkanın dava tarihindeki değerinin dikkate alınması gerekir. Bu durumda davacı vekilinin isteğini 75.000 TL olarak açıklaması ve davalı vekilinin de dükkanın değerini dava tarihi itibarıyla 75.000 TL olarak belirleyen ilk raporun dikkate alınmasına ilişkin beyanı karşısında mahkemece ilk rapordaki 75.000 TL karşılanacak şekilde, davacının dava dilekçesi ve ıslah dilekçesindeki toplam 75.000 TL talebi dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru ise de davacının 75.000 TL’lik isteği tümü ile hüküm altına alındığından davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kanuna aykırı ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden “fazlaya ilişkin dava ve talep hakkının saklı tutulmasına” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, HUMK.nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİYLE ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı davacıya ait 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna ve aşağıda dökümü yazılı 1.114,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 3.341,00 TL’ nin temyiz eden davalıdan alınmasına 20.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.