Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/3079 E. 2012/733 K. 13.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3079
KARAR NO : 2012/733
KARAR TARİHİ : 13.02.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile … aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Bünyan Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 28.03.2011 gün ve 99/153 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmei davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı, miras yoluyla intikal, taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak davalı … adına kayıtlı 233 ada 24 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … temsilcisi, taşınmazın ham toprak niteliğinde bulunduğunu, zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kazanmayı sağlayan zilyetliğin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu 233 ada 24 parsel sayılı taşınmaz, senetsizden tarla niteliği ile 13.593,79 m2 yüzölçümlü olarak, 13.12.2004 tarihinde, … adına tespit edilmiş, 29.7.2005 tarihinde kesinleşen tutanağa istinaden tapu kaydı oluşmuştur.
Mahkemece, davacı yararına kazanma koşularının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, davacı dava dilekçesinde, taşınmazın babasına murisi evvellerinden taksim sonucu kaldığını, babasının ise sağlığında kendisine hibe ettiğini, eklemeli olarak 80-90 yıllık zilyetliğin bulunduğunu, kültür arazisi olarak buğday, arpa gibi hububat ürünlerinin ekilmek suretiyle tasarruf edildiğini, mahallinde yapılan keşifte ise benzer açıklamalarda bulunarak ayrıca, hali hazırda belediyenin dava konusu taşınmaza ağaç diktiğini, koruluk haline getirdiğini bildirmiştir. Keşif sonrasında alınan 21.3.2011 tarihli ziraatçı uzman bilirkişi raporunda ise, dava konusu taşınmazın hafif taşlı, toprak derinliği iyi, sulama imkanı olmayan, kıraç tarım arazisi özelliğinde olup, hali hazırda üzerinde arpa bitkisinin ekili bulunduğu açıklanmıştır. Dinlenen bir kısım yerel bilirkişi ve tanıklar kadastro tespitinden önce, dava konusu taşınmazın 20 yıldan fazla süre ile davacının tasarrufunda bulunduğunu, öncesinde de babasının tasarruf ettiğini, babasının hibesi suretiyle davacıya intikal ettiğini bildirmişler, yerel bilirkişilerden Tuncay Pilavcı, dava konusu taşınmazın halen koruluk halde bulunduğunu, belediyenin bu yere çam ağaçları diktiğini açıklamıştır. Bu belirlemeler karşısında dava konusu taşınmazın niteliği yönünden duraksama hasıl olmaktadır. Şöyle ki, yerel bilirkişi bu yere belediye tarafından dikilen çam fidanları nedeniyle koruluk haline geldiğini söylerken; ziraatçı ise keşif tarihi itibariyle halen arpa ekili olduğunu rapor etmiştir. Bir taşınmazın özel mülkiyet şeklinde tapuya tesciline karar verilebilmesi için diğer kazanma koşulları yanında niteliğinin de kazanmaya elverişli yerlerden bulunması gerekmektedir. Dava konusu taşınmazın koruluk halini almış olması durumunda, kamu malı niteliğinde bulunan böyle bir yerin özel mülkiyet şeklinde tapuya tescili mümkün bulunmamaktadır. Koşulları var ise, mülkiyetin tespitine karar verilebilir. Bu bakımdan yeniden yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıkların 6100 sayılı HMK.nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağırılmaları, aynı Kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmelerinin sağlanması, dava konusu taşınmazın öncesinden itibaren kadastro tespit tarihine kadar kim tarafından ne şekilde tasarruf edildiğinin, davacıya hibe edildiği tarihten itibaren davacının tasarruf şeklinin belirlenmesi, daha önce yapılan keşifte dava konusu taşınmazın belediye tarafından koruluk haline getirildiği bildirilmiş olduğundan, bu hususun yazışmalarla ve raporlarla açıklığa kavuşturulması, tespit tarihine kadar ekonomik amaca uygun 20 yıllık eklemeli kazanma süresinin dolup dolmadığının hesaplanması, uzman ziraatçı bilirkişi vasıtasıyla dava konusu taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, hali hazır durumunun incelenmesi, taşınmazın gerçek niteliğini belirleyen denetime açık, gerekçeli rapor alınması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken; noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 13.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.