Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/2103 E. 2011/3605 K. 21.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2103
KARAR NO : 2011/3605
KARAR TARİHİ : 21.06.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Tapu İptali Ve Tescil

… ile Hazine ve dahili davalılar … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair …2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30.12.2010 gün ve 364/626 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.06.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden … vekili Avukat … ve karşı taraftan Hazine vekili Avukat Sema Selçuk, dahili davalılar … ve müşterekleri vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı … vekili, 21 ada 36 parselde kayıtlı dava konusu taşınmazı vekil edeninin miras bırakanının zilyetliği de eklendiğinde 60 yıldır malik sıfatı ile zilyet ve tasarruf ettiğini,tapuda malikin …gözüktüğünü açıklayarak TMK’nun 713.maddesi gereğince vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar kayıt maliki …mirasçıları … ve müşterekleri vekili, tapulu taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağı, tarafların akraba olup davacının kötüniyetle kullandığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, TMK.nun 713.maddesindeki kazanma koşullarının oluşmadığı, dava konusu taşınmazda eklemeli zilyetliğin davacı tarafından sürdürüldüğünün net tespit edilemediği, davacının dava konusu yerde iştirak halinde zilyet bulunduğundan diğer mirasçıların haklarını kendisine devrettiklerini ispatlayamadığından, tek başına tescil istekli açtığı davada lehine hüküm kurulma imkanı bulunmadığından, davacının davasının Hazine yönünden husumetten, diğer davalılar yönünden esastan reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesi ve dosya kapsamına göre davacının, tespit sonrası eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak adına iptal ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu 21 ada 39 parsel tapulama çalışmaları sonunda … adına tarla vasfı ile tesbit edilmiş ve tutanak 9.11.1939 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir. Tapu iptali ve tescil davasının kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise mirasçılarına karşı açılması gerekir. Dava tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin bulunduğuna, veraset belgesine göre kayıt maliki …1935 yılında ölü olup mirasçıları davada davalı olarak yer aldıklarına göre hazine yönünden davanın husumetten reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazda murisi ile birlikte 60 yıldır zilyet olduğunu açıklamış, mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar dava konusu taşınmazı 1948 yılında satın alan davacının babası …’in 1978 yılında ölünceye kadar kullandığı, daha sonra davacının icar karşılığı ortağına ektirdiğini, bir niza görmediklerini ifade etmişlerdir. Gerek dava dilekçesinde gerek keşifte alınan beyanlarda taşınmazın davacının babasından kaldığı bildirilmiş, davacıya intikal biçimi konusunda herhangi bir açıklamada bulunulmamış, iştirak halinin çözüldüğü ispatlanamamıştır. Davacının miras bırakanı …’in ölüm tarihi itibariyle TMK.nun 701.maddesi gereğince tereke elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Dosyadaki açıklamalara göre dava konusu taşınmazın davacıya babasından miras yoluyla intikal ettiği, taksim yapılmadığı ve davacı dışında başka mirasçıların da bulunduğu anlaşılmaktadır. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygın bulunmaktadır. TMK.nun 640 ve 702.maddeleri hükümlerine göre elbirliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oybirliği arandığından, tasarrufi işlemler tüm mirasçıların katılımıyla yapılabilir. Kural olarak davada tasarrufi bir işlem olup, mirasçılardan biri veya bir kısmı tek başına adına tescil isteyemeyeceği gibi, tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci tayini yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün bulunmamaktadır. Mahkemece dava şartı ile ilgili bu husus dikkate alınarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, onama nedenine göre davacı vekilinin işin esasına yönelen diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 825 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı Hazine ve dahili davalılara ayrı ayrı verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı davacıya ait 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 21.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.