Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2011/1889 E. 2011/3607 K. 21.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1889
KARAR NO : 2011/3607
KARAR TARİHİ : 21.06.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ile … ve … aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair … Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27.09.2010 gün ve 33/370 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı … vekili duruşmasız olarak incelenmesi davalı … vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.06.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden … vekili Avukat …, Tapu Sicil Müdürlüğü vekili Avukat … ve karşı taraftan davacı vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR
Davacı vekili, öncesinde …a ait iken 1976 yılında ifraz ederek kahvehane ve zeytinlik niteliğindeki taşınmazı vekil edeninin babası …’e, diğer zeytinlik olan taşınmazı ise, davalı …’e verdiğini, kullanımın o tarihten beri bu şekilde olduğunu,1977 yılında yapılan tapulama çalışmalarında taşınmazların bu nitelikleri ve kullanım durumları dikkate alınarak kahvehane ve zeytinliğin vekil edeninin babası …, zeytinliğin ise davalı … adına tesbit edildiğini, ancak tapuya parsel numaralarının (417 ve 418 parsel numaraları ile) ters olarak, tutanağa aykırı şekilde tescil edildiğini açıklayarak bu yanlışlığın 418 parselin davacı, 417 parselin davalı adına tescili suretiyle düzeltilmesini veya parsel numaralarının yer değiştirilerek taraflar adına tescil yapılmasını istemiştir.
Davalı … vekili, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, yapılan tesbit ve tescilde hata olmadığını, tescilin yolsuz tescil niteliğinde bulunmadığını,diğer davalı … vekili ise,tapu düzeltim davası sonunda malik değişiminin mümkün olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının davasının, davalı … yönünden husumet yokluğu sebebiyle reddine, davalı … açısından kabulü ile Yava köyü 418 parselin malik hanesinin iptali ile davacı adına tapuya tesciline, davacı tarafın diğer taleplerinin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davalı … vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1977 yılında yapılan tapulama çalışmalarında tutanakların edinme sebebinde, 20 seneyi aşkın … zilyetliğinde iken yerini iki parçaya ifraz ettiği ve 417 parselini oğlu …’e, 418 parselini ise kızı …’e hibe ettiği açıklanarak 417 parselin zeytinlik ve kargir kahvehane niteliği ile … Dağ, 418 parselin ise zeytinlik niteliği ile … adına tesbitine karar verilmiş, tutanaklar 29.8.1978 tarihinde kesinleşmiştir. Tapulama paftasına bakıldığında kahvehanenin 418 parsel içinde kaldığı görülmektedir. Diğer yandan mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve taraf tanıkları, taşınmazlardan içinde kahvehane olan zeytinliği (418 parsel) davacının babası ve satıcısı …’in, sadece zeytinlik olan taşınmazı ise (417 parsel) davalı …’in annelerinin hibe ettiği 1962 yılından beri zilyet ve tasarruf ettiklerini ifade etmişlerdir. Kullanım durumu mahkeme gözlemi olarak da keşif tutanağına yazılmıştır. Tutanaklardaki açıklamalar, taşınmazların vasıfları, keşifte belirlenen kullanım durumları dikkate alındığında her iki taşınmazın ifraz edildiği söylenen 1962 yılından itibaren zeminde ihtilaf olmaksızın … ve … tarafından kullanıldığı, tutanakların edinme sebeplerinin doğru olduğu, ancak tapuya tescil edilirken ölçü paftası ve krokisine hatalı olarak numaralarının ve miktarlarının ters şekilde işlendikleri açıktır. Bu belirleme karşısında yapılan yanlışlık maddi hata niteliğinde olup 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde yazılı bulunan 10 yıllık hak düşürücü sürenin olayda uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Mahkeme gerekçesinde de açıklandığı üzere bu şekilde yapılan maddi hatalar bu madde kapsamına girmez. Çünkü taraflar arasında taşınmazların süre gelen kullanım biçimi konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bundan ayrı somut olayda TMK.nun 2. maddesinin de göz önünde tutulması gerekir.
Davalı vekilleri temyiz dilekçelerinde, tapu kayıt düzeltimi nedeni ile 417 ve 418 parsellere ait malik hanelerinin değiştirilmesinin mümkün olmadığını da ileri sürerek hükmün bozulmasını istemişlerdir. Az yukarıda da açıklandığı şekilde taşınmazların gerçek malikleri,vasıfları ve zemindeki durumları tesbitte doğru şekilde belirlenerek tutanağa aktarılmış iken maddi hata sebebiyle ölçü paftası ve krokiye parsel numaralarının ters yazıldığı dosya kapsamı ile belirlendiğine göre bu yanlışlığın ancak diğer tüm belirlemeler aynı kalmak üzere sadece parsel numaralarının yer değiştirilmesi suretiyle düzeltilmesi gerekmektedir. Bunun dışındaki düzeltimler maddi hatanın düzeltimi dışında mülkiyet hakkının değişimine yol açacak düzeltim niteliğindedir. Mahkemece bu şekilde parsel numaralarının değiştirilmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken malik değişimine sebep olacak ve taşınmazlardan 417 parselle ilgili redde karar verilmesi sonucu davalının aleyhine sonuç yaratacak şekilde 418 parselin malik hanesinin iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Ancak mahkemenin yazılı şekilde kabule karar verilmesi ile meydana gelen sonuç ile az yukarıda açıklandığı şekilde hüküm kurulması halinde meydana gelecek sonuç dikkate alındığında mahkeme kararının sonucu itibarıyla doğru olduğu, bozmanın usul ekonomisine de aykırı olacağı görülmektedir. Diğer yandan 417 parselle ilgili davalı … lehine hüküm kurulması gerektiği düşünülebilirse de mahkeme gerekçesinde de belirtildiği gibi … tarafından bu konuda bir talep olmadığı ve … tarafından benzer şekilde açılacak bir dava ile bu durumun düzeltilmesi de herhangi bir süreye tabi olmaksızın her zaman mümkün olduğundan mahkemenin redde ilişkin bu bölümü ile ilgili de bozmayı gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekili ile diğer davalı … vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile sonucu itibarıyla usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 825 TL avukatlık ücretinin davalılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına ve aşağıda dökümü yazılı 742,50 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2.247,50 TL’ nin temyiz eden …’den alınmasına 21.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.