YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7090
KARAR NO : 2011/3495
KARAR TARİHİ : 16.06.2011
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
… ile … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair … Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 18.06.2010 gün ve 312/194 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan … tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı …, kendilerine ait 111 ada 189 parselin devamı ve bütünü olan bir miktar yerin davalılara ait 111 ada 188 parsel içinde bırakıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmaz bölümüne ait tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan …, … ve … kadastroca yapılmış bir yanlışlık varsa düzeltilmesine bir diyecekleri olmadığını belirtmişler; diğer davalılar ise yargılama oturumlarına katılmamışlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile 111 ada 188 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptaline ve 3.6.2010 günlü krokide A harfi ile gösterilen 921,55 m² miktarındaki alanın bu taşınmazdan ifraz edilerek davacı … adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan … tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı …, 111 ada 189 parselde babası Bekir mirasçıları ile birlikte verasette iştirak şeklinde maliktir. Komşu 111 ada 188 parselde kalan 921.55 m² yerin kendilerine ait 189 numaralı parsel içinde kalması gerektiğini açıklayarak adına tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Bu durumda dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde 189 numaralı parselde olduğu gibi elbirliği mülkiyeti hükümlerinin geçerli bulunduğu açıktır. TMK.nun 701. maddesinde; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir” şeklinde tanımlanmıştır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsar. Aynı kanunun 702. maddesinde topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Dava açmak da tasarrufi bir işlem olduğuna göre, mirasçılardan birisinin yalnızca kendi adına tescil isteğinde bulunarak dava açması mümkün değildir. Başka bir anlatımla bir mirasçının elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmaz üzerinde tek başına tasarrufta bulunma yetkisi bulunmamaktadır. Mirasçılardan birisinin kendi adına tescil isteğinde bulunarak açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açıldığını göstermediğinden, davaya diğer mirasçıların dahili dava yoluyla katılmalarının sağlanması ve hatta olurlarının alınması veya TMK.nun 640.maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayin edilmek suretiyle davaya devam edilmesi mümkün değildir. Taraf ehliyeti bir davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için gerekli olan dava şartlarından olup; mahkeme, dava şartlarından olan taraf ehliyetinin bulunup bulunmadığını kendiliğinden araştırmak ve gözetmekle yükümlü olduğu halde bu yönün göz ardı edilmesi sonucunda davanın esası hakkında karar verilmesi isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırıdır.
Davalılardan …’in temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 16.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.