Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2010/6465 E. 2011/3558 K. 20.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6465
KARAR NO : 2011/3558
KARAR TARİHİ : 20.06.2011

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapusuz Taşınmaz Tescili

… ile … aralarındaki tescil davasının reddine dair …Aile Mahkemesinden verilen 23.09.2010 gün ve 759/646 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR

Davacı … vekili, boşanma davasına cevap dilekçesiyle birlikte; evlilik birliği içinde edinilen ve davalı adına olan menkul ve gayrimenkuller ile 1059 ada 5 parsel sayılı taşınmazın MK’ na göre taraflar arasında paylaşılmasını ve vekil edenine ait hissenin, müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, davacının ev kadını olup taşınmazın bedelini tamamen kendisinin ödediğini, davacının herhangi bir katkısının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davacının talebinin tescile ilişkin olduğu ve eşler arasında TMK.nun 706. ( TKM’sinin 634.md ) maddesi gereğince düzenlenmiş mülkiyet aktarımı ile ilgili resmi sözleşme de bulunmadığından, bu durumda, 7.10.1953 tarihli 8/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca taşınmazların alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacının, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talebinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 09.06.1983 tarihinde evlenmiş, 17.03.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 25.05.2010 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Taraflar arasında evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinde kadar 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı, bu tarihten boşanma davasının açıldığı 17.03.2008 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK. m.202, 225).
Dava konusu 1059 ada 5 parsel sayılı “Kerpiç Ev ve Arsa” niteliğindeki taşınmaz evlilik birliği içinde 12.01.1987 tarihinde davalı eş tarafından üçüncü kişiden alım suretiyle edinilmiştir. Akdi ilişkide davacı taraf değildir. Eşler arasında TMK.nun 706. (TKM’sinin 634.md) maddesi gereğince düzenlenmiş mülkiyet aktarımı ile ilgili resmi sözleşme de bulunmamaktadır. Bu durumda, 7.10.1953 tarihli 8/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; taşınmazların alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacının, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talebi kabul edilemez. Mahkemece, tescil veya taksim talebi ile ilgili yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine,
Ancak; davacı … vekili, boşanma davasına cevap dilekçesiyle, evlilik birliği içinde edinilen ve davalı adına olan menkul ve gayrımenkuller ile 1059 ada 5 parsel sayılı taşınmazın MK’na göre taraflar arasında paylaşılmasını ve vekil edenine ait hissenin müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiş, 04.07.2008 Hakim havale tarihli dilekçeyle de dava konusu ettikleri 1059 ada 5 parsel sayılı taşınmazın değerini 35000 TL olarak bildirmiş ve aynı tarihte de bu değer üzerinden harcını yatırmıştır. Mahkemece, bu talep dikkate alınarak davanın tescile ilişkin olduğu kabul edilerek yukarıda belirtilen gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.
Davacı … vekili, 22.09.2010 Hakim havale tarihli dilekçesiyle de; her ne kadar daha önceki dilekçeyle davalı adına kayıtlı bulunan (1059 ada 5 parsel) sayılı gayrımenkulde müvekkiline ait kısmın vekil edeni adına tapuya tescilini istemiş ise de , bu hususun sehven yazıldığını, dava konusu taşınmazın yapımında en az %50’sinde müvekkilinin katkı sunduğunu, gayrımenkulün taksimini, bu mümkün değilse, dava konusu taşınmazın değerinin % 50’sinin müvekkiline ödenmesini istemiş ve 23.09.2010 tarihli oturumda da dava dilekçelerini bu şekilde ıslah ettiklerini bildirmiştir.
HUMK.nun 83 ila 90. maddelerinde hükme bağlanan ıslah ile taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesine imkan tanınmıştır. Buna göre ıslah için karşı tarafın kabulüne gerek kalmaksızın tek taraflı bir irade beyanı yeterli bulunmaktadır. Davacı vekili 22.09.2010 Hakim havale tarihli dilekçesiyle davasını ıslah ettiğine ve 04.07.2008 tarihi itibariyle de dava değeri üzerinden harcını yatırdığına göre, ıslah talebinin kabulüyle davanın; tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde “katkı payı alacağı” olarak kabulü gerekir.
Dava konusu taşınmaz, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğinden, uyuşmazlık, Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulacaktır. Buna göre, eşlerin birbirlerinin mal varlıklarının edinilmesine katkılarının kanıtlanması durumunda, katkısı oranında alacak hakkı doğar.
Mahkemece; davacının katkı payı alacağı isteğe gözetilerek iddia ve savunma çerçevesinde tüm taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın sadece tescile ilişkin olduğu kabul edilerek, yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması yerinde ise de; ıslahla istenen katkı payı alacağı konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün, HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.