Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2010/522 E. 2010/3028 K. 07.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/522
KARAR NO : 2010/3028
KARAR TARİHİ : 07.06.2010

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil

… ile Hazine ve …Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Bayat/Çorum Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 29.09.2009 gün ve 80/308 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, kadastro çalışmalarında, senetsizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği dikkate alınarak adına tespit ve tescil edilen dava dışı 151 ada 187 nolu parselin batı kısmında bulunan bir kısım yerin paftasında yol olarak gösterilmek suretiyle tescil harici bırakıldığını ileri sürerek bu bölümün adına tescilini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin “yol” olduğunu ve özel mülkiyete konu olamayacağını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 7.9.2009 tarihli teknik bilirkişinin 1/1000 ölçekli krokili raporunda A harfiyle gösterilen 844.88 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; eldeki dava 06.04.2009 tarihinde açılmıştır. Dava konusu taşınmaz 21.02.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında paftasında “yol” olarak bırakılmıştır. Dairemizin istikrar kazanmış uygulamalarına göre; gerek tespit dışı bırakılma ve gerekse paftasında yol olarak gösterilme işlemlerinin tespit tarihinden sonra makul süre içinde davanın açılması halinde, davaya bakılması ve paftasında yol olarak gösterilen tarihten önceki sürenin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinmek için yeterli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Ne var ki, somut olayda; dava yukarıda değinilen makul süre içerisinde açılmıştır. Mahkemece, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmediği belirlenmekle davanın esası hakkında kabul kararı verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak, TMK. nun 713/1. maddesine dayalı olarak açılan bu tür davalarda aynı kanunun 713/3. maddesi uyarınca Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri yasal hasımdır. Böyle bir davanın başarıya ulaşması halinde dahi yasal hasım konumunda olan davalılara yargılama gideri ve harç yükletilemeyeceği yerleşmiş içtihatlar gereğidir. Ne var ki, mahalli mahkemece kararın hüküm bölümünde bakiye harcın davalı köy tüzel kişiliğinden, yargılama giderleri ve avukatlık parasının davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine biçiminde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ancak, açıklanan saptamalar yanlar arasında yeniden yargılama yapılmasına ve yeni bir hüküm kurulmasını gerektirmediğinden; ayrıca dava ekonomisi kuralı da gözönünde tutularak mahalli mahkemenin temyize konu olan 29.9.2009 tarihli kararının hüküm bölümünün ikinci maddesindeki “…bakiye karar ilam harcının davalı … tüzel kişiliğinden tahsili…” tümcesi ile aynı kararın hüküm bölümünün üçüncü maddesinde toplam 464 TL den sonra gelen “…davalılar Maliye Hazinesi ve …köyü tüzel kişiliğinden müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine…” cümlesinin ve aynı kararın hüküm bölümünün dördüncü maddesindeki “…davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle A.A.Ü.T. göre, alınması gereken 310 TL maktu vekalet ücretinin davalılar Maliye Hazinesi ve …köyü tüzel kişiliğinden müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine…” cümlelerinin kararın hüküm bölümünden ÇIKARILMASINA, bunların yerine “…davalılar Hazine ve …köyü tüzel kişiliği TMK. nun 713/3. maddesi uyarınca yasal hasım olduklarından, noksan harcın, yargılama giderlerinin tümünün (Avukatlık ücreti dahil) DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA, cümlesinin yazılmasına, yerel mahkeme kararının değinilen bölümlerinin HUMK. nun 438/7. maddesi uyarınca açıklanan bu şekilde düzeltilerek, mahalli mahkeme kararının esasının ve değinilen öteki bölümlerinin DÜZELTİLMİŞ BU HALİYLE ONANMASINA ve 2588 sayılı Kanunla Eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına 07.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.