Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2009/7230 E. 2010/2817 K. 27.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/7230
KARAR NO : 2010/2817
KARAR TARİHİ : 27.05.2010

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı

Perihan Karakaş ile … aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair … Aile Mahkemesinden verilen 13.10.2009 gün ve 1309/1257 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı … Karakaş vekili, evlilik birliği içinde edinilen 18146 ada 2 parselde 31 no.lu bağımsız bölümün davalı adına tescil edildiğini, taşınmazın alımına vekil edeninin katkıda bulunduğunu açıklayarak, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 10.000.TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsilini ; ıslah dilekçesiyle ise alacak taleplerinin 60.000 TL.ye çıkarılmasını istemiştir.
Davalı … vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın vekil edeni tarafından edinildiğini, davacının katkısının bulunmadığını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 1980 yılında evlenmiş, 22.10.1999 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 28.10.1999 tarihinde kesinleşmesi ile evlilik birliği son bulmuştur. TMK.nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Davacı tarafından katkının yapıldığı iddia edilen tarih ile boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle, eşler arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Boşanma hükmünün kesinleştiği tarih ve dava konusu taşınmazın edinim tarihine göre de, eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlık Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Bu durumda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Kabul şekline göre de; davacı, 743 sayılı Medeni Kanununun yürürlükte olduğu dönemde evlilik birliği içinde edinilen ve davalı adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın alımına katkıda bulunduğu iddiasıyla alacak talebinde bulunmuştur. 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 20.maddesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış sürelerin yine 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerine tabi olmaya devam edecekleri, ancak bu sürelerin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun belirlediği sürelerden uzun olması halinde, yürürlük tarihinden itibaren bu kanunda belirlenen sürenin geçmesiyle dolmuş olacağı hükme bağlanmıştır. Ne var ki, davacı katkı payı isteğinde bulunduğuna göre somut olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresi 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümleri ile belirlenmiş olmayıp aynı kanunun 5. maddesinin yollaması ile uygulanacak olan Borçlar Kanununun 125. maddesi ile belirlendiğinden 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 20. maddesinin 2. cümlesinin uygulanması mümkün değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince görev yönünden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 27.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.