Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2009/7111 E. 2010/1448 K. 30.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/7111
KARAR NO : 2010/1448
KARAR TARİHİ : 30.03.2010

MAHKEMESİ : … 12. Aile Mahkemesi

H.. Ş.. ile Erol Avdan aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair … 12. Aile Mahkemesinden verilen 17.04.2009 gün ve 178/217 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.03.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat … geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı …vekili, vekil edeninin … İplik Fabrikasındaki işinden 1974 yılında yasal tazminatları ile 4 maaş ikramiye alarak ayrıldığını, işten ayrılma sırasında elde edilen kazanca vekil edenine düğünde takılan ziynet eşyalarının bozdurulması sonucu elde edilen bedelin katılmasıyla 4830 parselde bulunan 2 nolu meskenin alındığını, bu meskenin daha sonra satılması ile edinilen bedelden vekil edenine herhangi bir ödeme yapılmadığını, dolayısı ile söz konusu hakkın halen davalıda bulunduğunu, bundan ayrı, evlilik birliği içinde satın alınarak davalı koca adına kayıtlanan 1082 parselde 11 nolu meskenin edinilmesine de vekil edeninin işten ayrılmasından sonra, biçki dikiş işleri yapmak suretiyle gerçekleşen çalışması karşılığında elde ettiği gelirler nedeniyle katkıda bulunduğunu ileri sürerek dava konusu 1082 parselde bulunan 51/710 arsa paylı 11 nolu davalı adına tapuda kayıtlı meskenin tespit edilecek değerinin ½ sine karşılık olacak şekilde katkı payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise, davacının işten ayrılması sonucunda elde ettiği tazminatın ve ziynet eşyalarının başka bir taşınmazın alımında kullanıldığının davacı tarafça kabul edildiğini, dolayısı ile 1974 yılında işten ayrılan ve bundan sonra ev hanımı olan davacının 1979 yılında alınan eve katkısının varlığından söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 2.9.1974 tarihinde evlenmişler, 14.9.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 21.2.2007 tarihinde boşanmışlardır. Dava konusu taşınmaz 7.3.1979 tarihinde davalı tarafından satın alınarak adına
kaydedilmiştir. 1082 parselde bulunan meskenin 743 sayılı TKM’nin 170. maddesine göre, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği anlaşıldığına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 743 sayılı TMK.nun yürürlükte olduğu 1.1.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Bundan ayrı, 743 sayılı Türk Medeni Kanununun 153. maddesi gereğince eve kadın bakar. Başka bir anlatımla kadının eve ve çocuklarına bakması, ev işleri yapması onun yasal ödevidir. Eşlerden birinin edindiği mala diğer eşin doğrudan maddi bir katkısı yoksa, bu talep kabul edilemez.
Somut olayda, dinlenen davacı …tanıkları; davacı kadının işten ayrılmasından sonra biçki dikiş işleri yaptığını, bu çalışması karşılığında elde ettiği gelirle biriktirdiği altınların davalıya verilmesi ile dava konusu evin alındığını açıklamışlar ise de; tanıklar, davacı tarafından yapıldığını belirttikleri çalışmanın şekli, niteliği, süresi, yapılanların nasıl değerlendirildiği, nereye, kime, ne değerle verildiği, karşılığında ne kazanç elde edildiği, edinilen kazançla alındığı ve davalıya verildiği bildirilen altınların miktarı gibi hususlarda açıklamada bulunmamışlardır. Bu denli soyut anlatımlara dayanılarak davacı kadının dava konusu meskenin edinilmesinde kanunun aradığı anlamda doğrudan maddi bir katkısının olduğunun ispatlandığı kabul edilemez. Davacı kadının 1974 yılında işten ayrılması sırasında elde ettiği kazanç ve ziynet eşyalarının değerlendirilmesi ile elde edilen değerin başka bir taşınmazın alımında kullanıldığı hususu davacı tarafça kabul edildiğine ve bu taşınmazın eldeki davaya konu taşınmazın edinilmesinden çok sonra 5.10.1990 tarihinde satıldığının anlaşılmasına göre,21.7.1975 tarihinde satın alınarak davalı adına kaydedilen 4830 parsel 2 nolu bağımsız bölümün satılması ile elde edilen gelirin dava konusu taşınmazın edinilmesinde katkısı olduğu da söylenemez. Davacı kadının 4830 sayılı parselde bulunan 2 nolu bağımsız bölüme ilişkin katkı payı alacağı bulunduğuna dair usulüne uygun olarak açılmış bir davası da bulunmamaktadır. Dolayısı ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken davacı kadının dava konusu taşınmazın edinilmesinde katkısının bulunduğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve 2700,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 30.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.