Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2009/7110 E. 2010/1446 K. 30.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/7110
KARAR NO : 2010/1446
KARAR TARİHİ : 30.03.2010

MAHKEMESİ : …Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar-karşı davalılar … ve … ile davalılar-karşı davacılar …. ve A.. C.. aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair …Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 28.04.2009 gün ve 64/49 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalılar-karşı davacılar vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davacılar-karşı davalılar vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.03.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalılar- karşı davacılar vekili Avukat … ve karşı taraftan davacılar – karşı davalılar vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar-karşı davalılar … ve H.. K.. vekili, dava konusu su kaynağı ile sulanan tapusuz taşınmazı vekil edenlerinin satıcısı…’ndan su hakkı ile birlikte satın ve devraldıklarını, kaynağın ve su yolunun yıpranması nedeniyle onarım yaptırdıklarını ancak, hakları olan suya davalıların engel olduğunu, su kaynağı üzerinde hak iddia ettiklerini ileri sürerek davalıların kaynağa ve su yoluna yönelik elatmalarının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar-karşı davacılar M.. K.. ve A.. C.. vekilleri,su kaynağını davacılar … ve H.. K..’nin satıcısı olan …’nın miras bırakanı …ile birlikte A.. C..’nın bulup çıkardığını, kaynaktan çıkan sudan vekil edenlerinin ve yoldan geçmekte olan köy halkının içme suyu olarak yararlandığını, davacılar … ve H.. K..’nin evvelden beri var olan kullanım şekline aykırı biçimde, onarım kazısı adı altında suyu kaynağından itibaren boru ve hortum içine alarak 1300 metre uzaklıktaki evlerine götürdüklerini ve bu şekilde de mahalle halkının ve kendilerinin sudan faydalanmasına engel olunduğunu, kazı çalışmaları sırasında taşınmazlarına da zarar verildiğini ileri sürerek davacıların davalarının reddine, vekil edenlerinin içme suyuna ve taşınmazlarına tecavüzde bulunan … ve …’in elatmalarının önlenmesine, su kaynağının, su yolunun ve suyun kullanımının eski haline getirilmesini istediklerini bildirmişlerdir.
Mahkemece, davacılar-karşı davalılar … ve …’in davalarının kısmen kabulüne gerekçeli rapora ekli krokide B harfi ile işaretlenen yerde su toplama havuzu yapılarak söz konusu yere Pazartesi ve Perşembe günleri saat 10:00-13:00 saatleri arasında günde 3 saat süre ile içme suyu akıtılmasına, kalanın davacılar-karşı davalıların kullanımına bırakılmasına, …Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/16 Esas sayılı davası yönünden davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında da açıklandığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlığın nedenini oluşturan su; genel su olmayıp özel su niteliğinde bulunmaktadır. Özel suların kural olarak özel mülkiyete konu olmaları mümkün ise de; dava konusu suyun kaynağının A.. C.. ve M.. K..’ye ait arazilerin arasındaki sınırda bulunması ve suyun sadece kendilerine ait olduğunu ileri süren … ve M.. K..’ye ait bir taşınmaz içinde yer almaması karşısında; suyun paylaşımının kadim ve öncelik ihtiyaç sırasına göre belirlenmesi gerektiği hususunda duraksamamak gerekir.
Teknik bilirkişi Kemal Keçe tarafından düzenlenen krokide M.. K.. ve A.. C..’ya ait arazilerin arasındaki sınır üzerindeki A ile gösterilen yerden çıkan kaynak suyunun B ile gösterilen yere kadar boru ile getirildiği, borunun ağzının açık olması nedeniyle suyun burada serbest kaldığı, serbest kalan suyun; davalılar-karşı davacılar A.. C.. ve M.. K.. ile birlikte patika yoldan gelip-geçen köy halkı tarafından ihtiyaç anında içme suyu olarak kullanıldığı, arta kalan suyun arkla, krokide C harfi ile gösterilen yere geldiği ve buradan da bir boru vasıtasıyla davacılar-karşı davalılar … ve H.. K.. tarafından …’dan satın alınan ve aynı krokide D ile gösterilen yerde bulunan havuza akıtıldığı, evvelce var olan bu kullanım şeklinin, davacılar-karşı davalıların krokide D ile gösterilen yeri satın almalarından sonra keşif tarihinden yaklaşık 1 yıl önce suyun kaynağının derinleştirilmesi ve toprağın 3 metre altından geçecek kapalı boruların döşenmesiyle krokide C ile gösterilen yere 1300 metre uzaklıktaki kendilerine ait başka bir taşınmaza götürülmek suretiyle değiştirilmek istendiği dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Açıklanan bu olgu; hükmüne uyulan bozma ilamında da belirtilmiş olup taraflar arasındaki uyuşmazlığın kadim ve öncelik su ihtiyacını belirleyen önceki hale göre çözülmesi gerektiğine işaret edilmiştir.
Mahkemece kadim ve öncelik su ihtiyacının nasıl olduğunu ve bundan sonra da nasıl olması gerektiğini açıklayan bozma ilamına uyulduğu halde ve evvelden beri var olan kullanım şekli ve yöntemini ortadan kaldıracak biçimde ve kimseden izin almadan mevcut kaynağı derinleştirip kapalı borularla daha önce bu sudan yararlanmadığı anlaşılan başka bir taşınmaza götürülmesi şeklinde oluşan ve davacılar-karşı davalılar … ve H.. K.. tarafından gerçekleştirilen eylemin; davalı-karşı davacılar A.. C.. ve M.. K.. ile birlikte o yöreden gelip geçen kişilerin de; dava konusu sudan içme suyu olarak yararlanma şeklindeki haklarına haksız elatma oluşturacağı, bu durumda davalı – karşı davacılar tarafından açılan eldeki dava ile birleştirilen …Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/16 Esasına konu davanın kabulüne; davacılar- davalı … ve H.. K.. tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken; hükmüne uyulan bozma ilamına yanlış anlam verilmesiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmamıştır.
Kadim kullanma hakkına sahip olan yerler teknik bilirkişinin krokisinde A,B,C ve D harfleri ile işaretlenen yerler olup, C’den 1300 metre uzakta bulunan yerin ve evin kadim kullanma hakkı bulunmamaktadır. Davacılar- karşı davalılar … ve H.. K..’nin D harfi ile gösterilen yeri satın almaları, onlara 1300 metre uzakta bulunan yer için kadim kullanma hakkının verilmediğinin kabulü gerekir.Çünkü suyu borularla taşımak istedikleri yer (ev vs) bakımından kadim (öncesi bilinmeyen bir tarihten beri) kullanma hakkı kanıtlanamamıştır. ..//..
Açıklanan nedenlerle; davacılar-karşı davalılar … ve H.. K.. vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunmadığından bunlar tarafından açılan tüm dava ve isteklerinin reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması yerinde değildir. Davalılar-karşı davacılar Mehmet ve Ali vekilinin temyiz itirazları ise yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA,Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL.avukatlık ücretinin davacılar – davalılar … ve H.. K..’den alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalılar- karşı davacılar Mehmet Kale ve Ali Canlı’ya verilmesine ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 30.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.