Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2009/6987 E. 2010/1454 K. 30.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/6987
KARAR NO : 2010/1454
KARAR TARİHİ : 30.03.2010

MAHKEMESİ : … 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

S.. Ç.. ile İ.. K.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının zamanaşımı nedeniyle reddine dair … 2. Asliye Hukuk (Aile) Hâkimliğinden verilen 11.09.2009 gün ve 445/341 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.03.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat … ve karşı taraftan davalı vekili Avukat …geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı Servet vekili, evlilik birliği içinde edinilerek davalı eş adına kaydedilen mal varlığının edinilmesine vekil edeninin dört çocuğa bakmak, tasarruflu olmak, eşine ait inşaatlarda çalışan işçilere yemek yapıp götürmek şeklindeki çalışmaları ile katkıda bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15000 YTL alacağın davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise, tarafların 9.10.2000 tarihinde boşandıklarını, eldeki davanın ise 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçirilmesinden sonra açıldığını, bundan ayrı davacının vekil edenine ait mal varlığının edinilmesinde hiç bir katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine…” karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 28.8.1974 tarihinde evlenmişler, 5.2.1999 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 9.10.2000 tarihinde boşanmışlardır. Dava konusu mal varlığının evlilik birliği içinde edinildiği ileri sürülerek alacak isteğinde bulunulduğuna ve tarafların evlenmeleri ile boşanmaları arasında geçen dönemin 1.1.2002 tarihinden önceki döneme, diğer bir deyişle 743 sayılı TKM.nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin bulunduğuna göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu durumda tarafların boşanmalarından sonra 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK.nun 178. maddesinde düzenlenen dava zamanaşımına ilişkin düzenlemenin eldeki davaya uygulanamayacağı, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta; Borçlar Kanununun başka türlü hüküm mevcut olmadığı taktirde her dava için öngördüğü 10 yıllık zamanaşımı süresini öngören 125. maddesindeki düzenlemenin uygulanması gerektiği açıktır.Mahkemece dava konusu olan uyuşmazlığın 1.1.2002 tarihinden önceki bir döneme ilişkin bulunduğu ve boşanmanın da 1.1.2002 tarihinden önce sonuçlanmış olduğu hususu gözardı edilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değildir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 01.01.2002 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiğinden bu tarihten sonraki olaylara aynı kanunun 178. maddesi uygulanabilecektir.
Ne var ki; az yukarıda nedenleri açıklanan durum nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözülmesi gerekir. 743 sayılı TMK.nun yürürlükte olduğu; 1.1.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Bundan ayrı, 743 sayılı TMK.nun 153. maddesi gereğince eve kadın bakar. Başka bir anlatımla kadının eve ve çocuklarına bakması, ev işleri yapması onun yasal ödevidir. Eşlerden birinin edindiği mala diğer eşin doğrudan maddi bir katkısı yoksa bu talep kabul edilemez.
Somut olayda; dinlenen davacı tanıkları davacı kadının ev hanımı olduğunu ve her hangi bir gelirinin bulunmadığını bildirmişlerdir. Kadının, ev kadını olarak evin yemek ve temizlik işlerini yapması, çocukların bakımını üstlenmesi, kanunun aradığı anlamda doğrudan maddi bir katkı sayılamaz. Mahkemece, isteğin bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı nedenle reddi doğru değil ise de; hüküm redde ilişkin olup sonucu itibariyle doğru olmaktadır.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle reddi ile sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL. avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL’nin temyiz edenden alınmasına 30.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.