Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2009/6098 E. 2010/1472 K. 01.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/6098
KARAR NO : 2010/1472
KARAR TARİHİ : 01.04.2010

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

… ve müşterekleri ile … ve müşterekleri aralarındaki tapu ipali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Çamlıdere Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 28.01.2008 gün ve 109/24 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar … ve müşterekleri ile davalılar … ve … vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı , 108 ada 58 parsel kapsamında davalıların murisi adına tespit edilen yaklaşık 100 m2 yerin aynı ada 57 parselle birlikte kullanıldığını,kadastro tespitinin hatalı olduğunu açıklayarak bu bölümün tapu kaydının iptaliyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş,davacının yargılama sırasında ölmesi üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
Davalılar… ve … vekili ile davalılardan … davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, diğer davalılar yargılama oturumlarına katılmamışlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, teknik bilirkişi raporunda B harfiyle gösterilen 113,93 m2 yüzölçüme sahip taşınmazın 1/2 payına isabet eden 56,965 m2 yerin davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hükmün redde ilişkin bölümü davacılar tarafından, kabule ilişkin bölümü ise davalılar… ve … vekili tarafından HUMK.nun 433/2 maddesi uyarınca temyize cevap dilekçesiyle temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamına ,dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine,deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen ve aşağıda belirtilen husus dışında kalan davacılar ile davalılar… ve … vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
Ancak mahkemece,108 ada 58 parsel sınırları içerisinde bulunan ve teknik bilirkişi raporunda B harfiyle gösterilen 113,93 m2 yüzölçümlü taşınmazın 1/2 payına isabet eden 56,956 m2 yerin tapu kaydının iptaliyle davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de iptal kararı verilen yerin dava konusu taşınmazın hangi bölümüne isabet ettiği teknik bilirkişi raporunda gösterilmediği gibi verilen karar da bu anlamda infaza elverişli nitelikte değildir. Dava, TMK.nun 713/1 maddesi uyarınca iptal ve tescil isteğine ilişkindir. TMK.nun 713/7 maddesine göre; davanın kabulü halinde, kararda tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümünün belirtilmesi ve teknik bilirkişi tarafından kroki üzerinde işaretlenmesi ve karara eklenmesi gerekmektedir.Somut olayda; iptal ve tescil konusu yerin sınırları, yüzölçümü ve davacılar tarafından odunluk olarak kullanılan bölümün bu sınırlar içerisinde kalıp kalmadığı kroki üzerinde gösterilmediği gibi mevcut hüküm bu haliyle infaza elverişli bulunmamaktadır.Mahkemece bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar ile bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılar ile davalılara ayrı ayrı iadesine 01.04.2010 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Davacı kadastro çalışmalarında dava dışı 108 ada 57 nolu parselin kendisi adına tespit ve tescil edildiğini, ne var ki, kendisine ait tahmini 100 m2 miktarındaki bir yerin davalılara ait 108 ada 58 nolu parsel içerisinde kaldığını açıklayarak buradan tespit edilecek kısmın iptali ile öncelikle kendisine ait parsel ile birleştirilerek adına tescilini, bu mümkün olmadığında ayrı bir parsel numarası ile adına iptal ve tescilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmın kabul ve kısmen reddine, teknik bilirkişi raporunda B harfiyle özgülenen 113.93 m2’lik yerin ½ davacı payına isabet eden 56.96 m2’lik bölümün davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hüküm, taraflarca ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; özellikle 3194 sayılı İmar Kanununun 15/son ve 5403 sayılı Arazi Kullanımı Hakkındaki Kanunun 8/3 maddesi uyarınca taşınmazın ifrazının mümkün olup olmadığının belediye sınırları içinde ise Belediye İmar Müdürlüklerinden, köy sınırları içinde ise İl İmar İskan Müdürlüğü veya İl Tarım Müdürlüğünden sorulması yasanın emredici kuralı gereğidir. Bu durum kamu düzeniyle de ilgilidir. Somut olayda yerel mahkeme değinilen kanunların ilgili maddeleri uyarınca herhangi bir kurum ve kuruluştan bu konuda soruşturma yapmadan hüküm kurmuştur. Bu hüküm anılan yasa maddeleri karşısında doğru olmamıştır. Esasen Dairenin uygulaması da bu yöndedir. Hal böyle olunca açıkladığım gerekçelerle mahalli mahkeme kararının bozulması gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle Dairenin sayın çoğunlunun görüşlerine katılmam mümkün değildir. 01.04.2010