Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2009/5776 E. 2010/609 K. 09.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5776
KARAR NO : 2010/609
KARAR TARİHİ : 09.02.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Yargılamanın Yenilenmesi

… ile Ali İhsan Demirel ve müşterekleri aralarındaki yargılamanın yenilenmesi davasının reddine dair Van 1.Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 13.05.2009 gün ve 83/231 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.02.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden … bizzat geldi. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı …; yakın miras bırakanı babası Rafet Demirel’e ait olduğu halde, kadastro çalışmaları sırasında yapılan hatalı uygulama sonucunda kök miras bırakan … adına tespit ve tescil edilen 220 ada 6 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile taşınmazın Rafet Demirel mirasçıları adına tescil edilmesi istemiyle açılan ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşümü süre geçtiği gerekçesiyle reddedilen Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.11.2005 tarih 2005/270 esas 2005/871 karar sayılı hükmüne yönelik olarak, Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/338 esasına kaydedilen dava ile yargılamanın iadesi isteğinde bulunduğunu, yapılan yargılama sonunda yargılamanın iadesi isteğine ilişkin bu davanın da ret edildiğini ve redde ilişkin Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/338 esas ve 2007/635 karar sayılı hükmünün, karar düzeltme yolu dahil Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleştiğini,ancak; yapılan tüm değerlendirmelerin hatalı olduğunu zira, kadastro tespitine esas alınan 1926 yılındaki satışa konu Türk Lirasının o tarihte dolaşımda olmadığını öğrendiğini, bundan ayrı tespitte kullanılan tapu kaydının bu yerle bir ilgisinin olmadığının anlaşıldığını dolayısı ile kadastro tespitine dayanak yapılan tüm belgelerin ve işlemlerin sahte ve yolsuz olduğunu ileri sürerek HUMK.nun 445/1.maddesi uyarınca Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/338 esas ve 2007/635 karar sayılı hükmüne yönelik olarak yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuş ve ayrıca hak düşümü süreye ilişkin bulunan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinin mülkiyet hakkına getirdiği kısıtlama nedeniyle Anayasaya aykırı olduğunu iddia ederek konunun Anayasa Mahkemesine götürülmesini istediğini açıklamıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Yargılamanın yenilenmesi isteğine dayanak yapılan HUMK.nun 445. maddesinin 1. bendinde “ Yargılama sırasında zorlayıcı sebeplerden veya yararına karar verilen tarafın eyleminden dolayı elde edilemeyen bir senet veya belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması” denilmektedir. Somut olayda, davacı …, dava konusu 220 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tespitinde kullanılan bilgi ve belgenin gerçeği yansıtmadığını, tespitten sonra öğrendiğini ileri sürerek yargılamanın iadesi isteğinde bulunmuştur. Gerçeği yansıtmadığı ileri sürülen bilgi ve belge; bir yargılama sırasında meydana gelen zorlayıcı sebeplerden veya lehine hüküm verilen tarafın eyleminden dolayı elde edilememiş değildir. Bu durumda yargılamanın iadesi koşullarının olayda gerçekleşmediği açıktır. Bundan ayrı gerçeğe aykırı bilgi ve belgelerin kullanılması sonucunda, yapılan yanlış kadastro tespitlerin düzeltilmesi ancak süresinde açılan dava ile mümkün olabilir. Ne var ki; davacının dava konusu 220 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadastroca yapılan tespitinin yolsuz olduğuna dayanarak dava açmış olduğu tapu iptal ve tescil istemli dava Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/270-871 esas ve karar sayılı hükmü uyarınca; davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde düzenlenen hak düşümü sürenin geçirilmesinden sonra açıldığı gerekçesi ile ret edilmiş ve anılan hüküm Yargıtay denetiminden de geçmek suretiyle kesinleşmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığı, Anayasa Mahkemesinin 8.10.1991 tarih 1991/19 esas ve 1991/36 karar sayılı hükmü ile belirlenmiş bulunduğuna göre; yargılamanın yenilenmesi istemi ile açılan ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülerek konunun Anayasa Mahkemesine götürülmesi istenilen davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle, davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun görülen mahkeme hükmünün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL’nın temyiz edenden alınmasına 09.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.