Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2009/5625 E. 2010/628 K. 11.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5625
KARAR NO : 2010/628
KARAR TARİHİ : 11.02.2010

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

… ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Kayseri 1.Sulh Hukuk Hâkimliğinden verilen 21.05.2009 gün ve 782/768 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, satın alma ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedenlerine dayanarak Hazine adına kayıtlı 152 ada 29 parselin tapu kaydının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, zilyetliğin fasılasız devam etmediği dolayısıyla kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Tarla niteliğindeki 8293 m2 yüzölçüme sahip 152 ada 29 parsel, ada ve mevkii ilanına rağmen müracaat eden bulunmadığı, maliki ve zilyedi belirlenemediği gerekçesiyle 07.08.1997 tarihinde kadastro yoluyla Hazine adına tespit edilmiş, tutanağın 03.02.1998 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu sicili oluşmuştur.
Dava; TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14.maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Taşınmaz başında yapılan keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklar, dava konusu parselin öncesinin amcası Cemal Dikmen’e ait olup 1963-1964 yıllarında davacıya satıldığını,40 yıldan fazla süre ekilip biçilmek suretiyle tarım arazisi olarak kullanıldığını, yurt dışında bulunduğu dönemlerde ise kiralayarak tasarruf ettiğini bildirmişler, ancak zilyetliğin terk edilip edilmediği hususunda açıklama yapmamışlardır. Ziraatçı uzman bilirkişi ise, 2.sınıf tarım arazisi niteliğinde bulunduğunu açıklamıştır. Bundan ayrı, dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan parseller de tarla niteliğiyle dava dışı üçüncü kişiler adına tespit ve tescil edilmiştir. Bu açıklamalar karşısında mahkemece varılan sonuç doğru bulunmamaktadır. Mahkemece, HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri uyarınca yeniden taşınmaz başında yerel bilirkişi ve teknik bilirkişiler marifetiyle keşif yapılması, taraf tanıkları usulüne uygun olarak davet edilerek taşınmaz başında dinlenilmesi, davacının zilyetliğinin başlangıcı, süreci, sürdürülüş biçimi ve zilyetliğin terk edilip edilmediğinin duraksamaya yol açmayacak şekilde sorularak belirlenmesi, temyiz incelemesi sırasında göz önünde tutulmak üzere HUMK.nun 366.maddesi hükmü uyarınca dava konusu taşınmaz ve çevresinin resimlerinin çektirilerek onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, ondan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 40,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 11.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.