Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2009/5294 E. 2010/79 K. 18.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5294
KARAR NO : 2010/79
KARAR TARİHİ : 18.01.2010

MAHKEMESİ : …Sulh Hukuk Mahkemesi

M.. S.. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair …Sulh Hukuk Hâkimliğinden verilen 29.07.2009 gün ve 118/848 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, dava konusu 134 ada 21 parselin kadastro çalışmaları sırasında yanlışlıkla M.. H.. adına tespit gördüğünü, oysa bu taşınmaz üzerinde önce murislerinin bilahare kardeşleriyle yaptığı taksim sonucu kendisinin zilyet bulunduğunu açıklayarak taşınmazın tapu kaydının iptalini ve adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16. maddesi ve Maden Kanunu hükümlerine göre Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın kömür sahasında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 134 ada 21 numaralı parsel 7.7.2007 tarihinde yapılan kadastro tespiti sırasında ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edilip 6.12.2007 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.
Mahkemenin hükmüne esas aldığı 2644 sayılı Tapu Kanununun 35. maddesi ve buna göre çıkarılan 01.12.2006 tarih 2006/11371 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yabancı uyruklu özel ve tüzel kişilerin dava konusu yerde ayni hak kazanamayacaklarına ilişkindir. Yabancı uyruklu olmayan Türk tabiyetindeki vatandaşların ayni hak ile taşınmaz iktisaplarına engel bir durum bulunmamaktadır. Dava, TMK. nun 713/1 maddesine göre açılmıştır. Yine TMK. nun 718. maddesine göre, bir arza malik olan onun altına ve üstüne de malik olur. Ne var ki, 3213 sayılı Maden Kanununun 4. maddesine göre, madenler Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğundan içinde bulundukları arzın mülkiyetine tabi değildirler. Mahkemece mahallinde yapılan keşif, dinlenen şahit beyanları, ziraat mühendisi ve maden mühendisinin raporlarına göre, dava konusu taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olduğu, davacının dava konusu taşınmaz üzerinde davasız, aralıksız, malik sıfatıyla önceki zilyetlerle birlikte 20 yılı aşkın süre zilyet bulunduğu anlaşılmıştır. Az önce açıklanan TMK. nun 718 ve 3213 sayılı Maden Kanununun 4. maddesi hükümlerine göre, davacı lehine zilyetlikle iktisap şartları
da bulunan madenlerin Devlete ait olduğunun tapu kütüğüne yazılması suretiyle davacı adına tescile karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı olan hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 18.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.