Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2009/5241 E. 2010/740 K. 15.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5241
KARAR NO : 2010/740
KARAR TARİHİ : 15.02.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Ali Baş ile … ve … aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının yapılan yargılamasında mahkemenin görevsizliğine dair …2. Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 05.05.2009 gün ve 397/166 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı … vekili, tapuda Hazine adına kayıtlı 41 ada 8 parsel üzerine vekil edeninin iki katlı bina yaptırdığını, önceleri oğlu ile gelini olan davalıların oturmalarına izin verdiğini ancak sonra bu iznini kaldırmasına rağmen davalıların oturmaya devam ettiklerini ileri sürerek haksız elatmalarının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili davanın reddini savunmuş, diğer davalı … savunma yapmamıştır.
Mahkemece, davanın zilyetliğin korunması isteğine ilişkin olup Sulh Hukuk Mahkemesi görevi kapsamında olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararının verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde, zilyetliğin dava yoluyla korunması düzenlenmiştir. Bu tür davaların başarıya ulaşması için salt zilyet olunması yeterli olup bunun yanında başka aynı yada şahsi hakkın bulunması aranmamaktadır. Somut olayda, davacı yan, tapuda 41 ada 8 parsel numarası ile dava dışı Hazine adına kayıtlı arsa üzerine yaptırdığı binaya yönelik haksız tecavüzün önlenmesini istemiştir. Başka anlatımla, davacı yan TMK.nun 722 ve devamı maddelerinde düzenlenen, başkasının arsası üzerine para ve malzeme sarf ederek yaptırdığı bina nedeniyle oluşan şahsi hakka dayanarak eldeki davayı açmıştır. Zeminin mülkiyeti hakkında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava konusu iki katlı binanın değerine göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi kapsamında olmasına rağmen, yanlışa düşülerek açılan dava TMK.nun 981 ve devamı maddeleri kapsamında zilyetliğin korunması davası olarak değerlendirilerek yazılı şekilde görevsizlik kararının verilmesi doğru olmamıştır. Nitekim, Yargıtay HGK.nun 15.06.1983 gün 3351/679 sayılı, 25.11.1987 gün 394/876 sayılı, 06.10.1993 gün 1993/14-423-561 ve 25.11.2009 gün 2009/8-518-573 sayılı kararlarında da aynı ilke kabul edilmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 15.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.