Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2009/5203 E. 2010/144 K. 19.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5203
KARAR NO : 2010/144
KARAR TARİHİ : 19.01.2010

MAHKEMESİ : …2.Asliye Hukuk Mahkemesi

A.. Y.. ile Hazine ve …B.. B.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair …2. Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 17.04.2009 gün ve 24/120 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR

Davacı vekili, müvekkilinin 719 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bu parselin kuzeyinin deniz kumluğu ile çevrili olduğunu, taşınmazın kuzeyinde bulunan 500 m2 lik sahada 20 yılı aşkın süredir müvekkilinin zilyet bulunduğunu açıklayıp bu miktar yerin müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, duruşma sırasında davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen reddine ve kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün kabule ilişkin bölümleri Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz 719 numaralı parselin kuzeyinde bulunmaktadır. 1952 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında bu yer deniz kumluğu olarak tespit dışı bırakılmıştır. Davacıya ait 719 numaralı parsel yenileme sonucu 1221 ada 8 numaralı parsel halini almıştır. Şu anda dava konusu yer 1221 ada 8 numaralı parselin kuzeyinde bulunmaktadır.
Mahkemece, idarece yapılan ve 18.8.1994 tarihinde Bakanlıkça onanan kıyı kenar çizgisine taşınmaz sahiplerine tebliğ edilmediği gerekçesiyle uyulmamış, 3621 sayılı Kıyı Kanununun 9. maddesine göre, mahallinde yapılan keşifte hazır bulunan jeolog bilirkişiler marifetiyle yeni kıyı kenar çizgisi tespit edilmiştir. Bu bilirkişi raporuna göre, dava konusu tescil talep edilen yer, yeni kıyı kenar çizgisine göre, 273,34 m2 yüzölçümündedir. Mahkemece de, bu miktar yer kadar davanın kabulüne karar verilmiştir.
Jeolog bilirkişilerin raporlarına göre, dava konusu taşınmaz “…alçak – basık kıyı…” niteliğindedir. Jeolog bilirkişiler, böyle bir yeri; kıyı hareketlerinin oluşturduğu plaj, hareketli ve sabit kumulları da içeren kıyı kordonu, sazlık bataklık ile kumluk, çakıllık ve kayalık alanları içeren kıyılar olarak tarif etmişlerdir. Böyle bir yer, TMK. nun 715. maddesine göre, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerdendir. Bu haliyle de, 1952 yılında yapılan kadastro tespitindeki durumunu muhafaza etmektedir. Mahallinde yapılan keşifte mahkemece, mahalli bilirkişiler dinlenmiştir. Bu bilirkişilerden Mehmet Eribol, davacının dava konusu yeri 1982 yılından sonra, yaz aylarında çadır kurmak suretiyle kullandığını söylemiştir. Taşınmazın sadece yaz aylarında çadır kurmak suretiyle kullanılması malik

sıfatıyla zilyetlik sürdürüldüğü anlamına gelmez. Malik sıfatıyla zilyetlikten söz edilebilmesi için, bu zilyetliğin ekonomik amaca uygun olması gerekir. Çadır kurmak ekonomik amacı olmayan bir zilyetlik biçimidir. Ekonomik amaçtan söz edilebilmesi için, taşınmaz ziraata elverişli hale getirilmeli, ürünlerinden istifade ve ondan bir gelir elde edilmelidir. Diğer mahalli bilirkişi Selçuk Alber’de davacının deniz tarafındaki çite kadar olan bölümü yaklaşık 12 yıldır yaz aylarında üzerinde bulunan dikenleri yakıp çadır kurmak suretiyle kullandığını ifade etmiştir. Mahkemece, 11.3.2005 tarihinde yapılan keşifteki gözleme göre de, dava konusu yer %45 oranında eğimli, üzerinde böğürtlen çalılıkları bulunan herhangi bir zirai faaliyetin yapılmadığı bir yer olarak tarif edilmiştir.
Jeolog bilirkişilerin raporlarındaki açıklamalar ve mahalli bilirkişilerin beyanları nazara alındığında dava konusu taşınmazın kumluk niteliğinde yararı kamuya ait yerlerden olduğu sonucuna varılarak davanın reddi gerekirken, mahkemece, aksine düşüncelerle dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisaba elverişli yer olarak görülmesi ve buna göre de, davanın kabulü doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı olan hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.