Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2009/5120 E. 2010/1453 K. 30.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5120
KARAR NO : 2010/1453
KARAR TARİHİ : 30.03.2010

MAHKEMESİ : …1. Asliye Hukuk Mahkemesi

M.. B.. ile A.. Ö.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali tescil ve tazminat davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair …1.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.11.2008 gün ve 168/680 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davalılardan M.. F.. ve müşterekleri vekili, diğer davalılardan A.. Ö.. ve müşterekleri vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.03.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden ve karşı taraftan kimse gelmediği için evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi.Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili; davalıların miras bırakanları … ve … adına paylı mülkiyet şeklinde tapuda kayıtlı bulunan 1 nolu parselin paylaşımla kendisine kaldığını davalılardan … tarafından vekil edenine 35 yıl önce satılarak devredildiğini, o tarihten günümüze kadar taşınmazın vekil edeni tarafından tasarruf edildiğini, tapu kayıt maliklerinin ölü olduğunu ve iptali istenen kaydın mirasçılar adına intikal etmediğini belirterek tapu iptali ve tescil yönünden yasal koşulların vekil edeni yararına oluştuğunu ileri sürerek, 1 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline; bu istek yerinde görülmez ise; vekil edeninin taşınmaz üzerine iyiniyetle diktiği ağaçların bedellerinin tespit edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 45.000,00 YTL ağaç bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ise; davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, tapu kayıt maliklerinin bilinen kişiler oldukları, davacı tarafça ölüm sebebine dayanılmadığı görüşünden hareketle “…… tapu iptali ve tescil talebinin reddi ile taşınmaz üzerinde yetiştirilmiş olan ve uzman bilirkişi raporunda da belirtilen fıstıklık bağ ve ağaçların 1 nolu parsele katmış olduğu değer gözetilerek 45.000,00 YTL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine….” karar verilmesi üzerine; hükmün, redde ilişkin bölümü davacı vekili; tazminata yönelik kısmı ise; davalılardan A.. Ö.. ve müşterekleri vekili ile davalılardan M.. F.. ve müşterekleri vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; uyuşmazlık konusu 1 sayılı parselin 12.3.1955 tarihinde yapılan tapulama çalışmaları sırasında Abdo kızı … ile Abdullah oğlu … adına paylı mülkiyet hükümleri uyarınca tespit edildiği ve bu tespitin 10.9.1955 tarihinde kesinleşmesi ile de eldeki davaya konu olan sicilin oluştuğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili, tapulu taşınmaz üzerinde 35 yıl önce başlayan ve günümüze kadar sürdürülen zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK.nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş, ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
Somut olayda davacı vekili kayıt maliklerinin ölü olduğunu ve taşınmazın 35 seneden beri vekil edeninin tasarrufu altında bulunduğunu ileri sürerek istekte bulunmuştur.Dilekçe kapsamına göre; davada TMK nun 713/2 maddesinde düzenlenen nedenlerden “ ölüm” sebebine dayanıldığı hususunda duraksamamak gerekir. Dava dilekçesindeki anlatımlara mahkemece yanlış anlam verilmesi sonucunda tapu kaydının iptali ve davacı adına tescil isteğine ilişkin bulunan talebin yukarıda açıklanan gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de; dava konusu taşınmazın tapu kayıt maliklerinden olup dosyada mevcut mirasçılık belgesine göre; 22.7.1959 tarihinde öldüğü anlaşılan …’nın kızı …’nin mirasçılarından …’e ait mirasçılık belgesi dosya arasında bulunmadığından ..mirasçılarının tamamının davada yer alıp almadıkları, dolayısı ile taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı hususunda da duraksama hasıl olmuştur.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; öncelikle taraf teşkilinin tamamlanıp tamamlanmadığının belirlenip sağlanması, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması ve değerlendirilmesi, ondan sonra taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelini oluşturan tapu iptali ve tescil isteğinin çözüm şekline göre, tazminata ilişkin istem hakkında değerlendirme yapılması gerekir.
Hükmü temyiz eden tüm taraf vekillerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 607,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara ayrı ayrı iadesine ve 15,60 TL peşin harcında istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 30.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.