YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/8183
KARAR NO : 2007/1287
KARAR TARİHİ : 05.03.2007
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil İstemli
… ile Hazine, ….., Köyü Tüzel Kişiliği ve Orman İdaresi aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Beykoz 1. Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 07.11.2006 gün ve 233/366 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi Hazine vekili ile Orman İdaresi vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, satın alma, taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle vekil edenine isabet eden 365 m2 yerin adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı köy tüzel kişiliği temsilcisi, taşınmazın köyle ilgisi olmadığını bildirmiştir.
Katılan davalı Orman Genel Müdürlüğü vekili, taşınmazın orman olarak tesbit dışı bırakıldığını ve zilyetlikle kazanılamayacağını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, uyulan Yargıtay bozma ilamları uyarınca yapılan inceleme sonunda 12.5.2006 günlü krokide B harfi ile gösterilen 365 m2 yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine ve Orman Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Bozma ilamına uyularak mahallinde yapılan keşif sonunda alınan üç kişilik uzman orman yüksek mühendisi bilirkişilerin düzenlemiş olduğu raporda tescil konusu taşınmazın 1941 yılında 3116 sayılı Orman Kanunu uyarınca yapılan sınırlama çalışmaları sırasında orman dışında bırakılan, orman sayılmayan yerlerden olduğu, 4785, 5658, 1744, 2896 ve 3302 sayılı Yasalara konu yapılmadığı, ziraat arazisinde kaldığı belirtilmiştir. Mahkemece, ormancı bilirkişilerin raporundaki açıklamalara dayanılarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Kadastro Müdürlüğünün 16.12.2003 günlü karşılık yazısında dava konusu taşınmazın bulunduğu Kılıçlı köyünde 1971 yılında kadastro çalışmalarının yapıldığı ve dava konusu taşınmazın ormanda kaldığı gerekçesiyle kadastro harici bırakıldığı bildirilmiş, ekli pafta örneğine göre de, tespit ve tescil edilmiş alanlar dışında kalan diğer bölümlerin Devlet ormanı niteliğinde olduğu açıklanmıştır
Kadastroca düzenlenen paftada da açıkça belirtildiği üzere 1971 yılında yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu yer Devlet ormanı olarak gösterilen bir yerdir. Bu yer 1941 yılında yapılan sınırlamadan sonra yapılan yasa değişiklikleriyle Devletleştirilen yerlerden olmasa bile tespit dışı bırakılma tarihindeki niteliği itibariyle TMK.nun 715. maddesinde gösterilen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Böyle bir yer üzerinde imar ve ihya yoluyla başlamayan zilyetlik kazanma bakımından hukuken hiçbir değer taşımaz. Dava dilekçesinde imar-ihyaya dayanılmadığı gibi, dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar imar ihyadan sözetmemiş, dava konusu taşınmazın en az 30 yıldır ilk bayi …’a ait bahçe olduğunu, satın almalar sonunda davacının zilyet ve tasarrufunda olduğunu, arsa ve bahçe olarak kullanıldığını ifade etmişler, uzman ziraatçi bilirkişi de taşınmazın toprak işlemesi yapılmış ve %35 eğimli olduğunu bildirmiştir. Tüm bu açıklamalar ve keşifte mahkemece çektirilerek dosyaya sunulan fotoğraflar karşısında davanın reddi gerekirken, davacı ve bayiinin imar-ihyaya muhtaç bulunan ve orman vasfı ile tesbit harici bırakılan dava konusu taşınmaz üzerinde imar ihya ile başlamayan zilyetliğine değer verilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Davalı Hazine ve Orman Genel Müdürlüğü vekillerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA 12,20 YTL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 05.03.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.