Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2023/52 E. 2023/2665 K. 02.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/52
KARAR NO : 2023/2665
KARAR TARİHİ : 02.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet

Sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 27.09.2012 tarihli iddianamesi ile sanık … hakkında başka suçlarla birlikte kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, sanık … hakkında da başka suçlarla birlikte kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna yardım eden sıfatıyla cezalandırılması için kamu davasının açıldığı anlaşılmıştır.
2. Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.06.2013 tarihli kararı ile sanıklar … ve … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası,
üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bentleri, 62 nci maddesi, 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
3. Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.06.2013 tarihli kararının sanıklar … ve … ile katılan Bakanlık tarafından temyizi üzerine Yargıtay (8). Ceza Dairesinin 16.06.2020 tarih ve 2020/454 Esas, 2020/13461 Karar sayılı kararı ile;
“…6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 20/2. maddesine göre Bakanlığın kadına karşı işlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda, davaya katılma ve hükmü temyiz hakkı bulunduğundan, Bakanlık vekili tarafından sunulan dilekçede, açıkça katılma iradesinin ortaya konulduğu anlaşılmakla, 2019/6 Esas sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı ile 5271 sayılı CMK.nın 237/2. maddesi gözetilerek Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın davaya katılmasına ve vekilinin de katılan vekili olarak kabulü ile yapılan incelemede;
1- Sanıklar … ve … haklarında şartları oluştuğu halde TCK.nın 109/5. madde ve fıkrasının uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini,
2- Sanık … hakkında 27.09.2012 tarihli iddianamede sevk maddesi olarak TCK.nın 39/1. maddesi yollamasıyla 109/2, 3-a, b, 5, madde ve fıkraları gösterildiği halde ek savunma hakkı verilmeden sanık hakkında TCK.nın 39. maddesi uygulanmadan mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle CMK.nın 226. maddesine aykırı olarak sanığın savunma hakkının kısıtlanması,…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
4. Bozma sonrası Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.12.2020 tarih ve 2020/160 Esas, 2020/827 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bentleri, beşinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir. Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bentleri, beşinci fıkrası, 39 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Sanık …’un temyiz isteği; yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığına, kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.
2. Sanık …’ın temyiz isteği; atılı suçu işlemediğine, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığına, kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.
3. Katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin temyiz isteği; sanıklar hakkında cezanın alt sınırdan ve indirimli olarak verilmesinin hukuka aykırı olduğuna, takdiri indirim yapılamayacağına, katılan kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Dava konusu olay, sanıkların, araçla seyir halindeyken sanık …’un daha önce dost hayatı yaşayıp ayrıldığı mağdur …’in içinde bulunduğu aracın önünü keserek sanık …’un av tüfeği ile havaya ateş edip mağdur …’i araçtan indirdiği, sanık …’ın aracına bindirerek olay yerinden ayrılmak suretiyle birden fazla kişiyle birlikte silah ve cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işledikleri iddiasına ilişkindir.

2. Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 22.11.2011 tarihli uzmanlık raporu dosyada mevcuttur.
3. Kolluk görevlileri tarafından hazırlanan 20.11.2011 tarihli tutanakta bir otoya ateş edilerek içerisinden bir bayanın kaçırıldığına yönelik ihbar yapılması üzerine olay yerine gidilerek inceleme yapıldığı belirtilmiştir.
4. Kolluk görevlileri tarafından hazırlanan 20.11.2011 tarihli tutanakta mağdur …’in polis merkezine giderek sanık … ve arkadaşları hakkında müracaatta bulunduğu belirtilmiştir.
5. Ankara Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 24.11.2011 tarihli adli raporunda mağdurun basit tıbbi müdahaleyle giderilebilir nitelikte yaralandığı belirtilmiştir.
6. Kolluk görevlileri tarafından hazırlanan 20.11.2022 tarihli olay yeri inceleme ve görgü tespit tutanağı dosyada mevcuttur.

IV. GEREKÇE
A. Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
1. Sanığın temyiz istemi yönünden;
a. Tüm dosya kapsamına göre sanık … ile mağdur … arasında olay öncesinde duygusal bir arkadaşlık ilişkisi olduğu ancak ayrıldıkları, sanık …’un yanında diğer sanık … ile birlikte araçla seyir halindeyken, mağdur …’in içinde bulunduğu aracın önünü keserek durdurdukları, sanık …’un yanındaki av tüfeği ile havaya ateş edip mağdur …’i araçtan indirip sanık …’ın aracına bindirdiği ve beraberinde … ile birlikte olay yerinden ayrıldıkları, Mamak İlçesine geldiklerinde mağdur …’in sanığın yanından kaçarak polis merkezine girip şikayetçi olduğu olayda ilk derece mahkemesinin kabulünde hukuka aykırılık bulunmadığından, sanığın yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığına, kararın bozulması gerektiğine yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
b. Sanık hakkında kurulan hükümde, Yargıtay tarafından düzenlenmesi mümkün görülen, 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hükmedilen 2 yıl 6 ay hapis cezasının aynı kanunun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bentleri gereğince 1 kat artırılarak 4 yıl 12 ay hapis cezası yerine 4 yıl hapis cezasına hükmedildiği ve bu ceza üzerinden aynı kanunun 109 uncu maddesinin beşinci fıkrası uyarınca yarı oranında artırım yapıldığı sırada cezanın “6 yıl 18 ay” yerine “7 yıl 6 ay” olarak yazılması ve bu ceza miktarı üzerinden aynı kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince 1/6 indirim uygulanırken hesap hatası yapılarak “5 yıl 15 ay” yerine “6 yıl 3 ay” olarak fazla ceza tayini dışında bir hukuka aykırılık görülmemiştir.
2. Katılan Bakanlık vekilinin temyiz istemi yönünden;
a. Mağdur beyanları, sanığın aşamalardaki dolaylı ikrar mahiyetindeki beyanları, mağdurun adli raporu, tutanaklar, uzmanlık raporu ve dava dosyası kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesinin kabulünde hukuka aykırılık bulunmadığı eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılan vekilinin sanık hakkında cezanın alt sınırdan ve indirimli olarak verilmesinin hukuka aykırı olduğuna, takdiri indirim yapılamayacağına yönelik yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
b. Bakanlık lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğine yönelik temyiz itirazı yönünden ise;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41 inci maddesine göre ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocukların korunmasına yönelik olarak her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma görevi Devlete aittir.

Aile ve çocukların korunması hakkının Anayasa ile güvence altına alındığı, 6284 sayılı Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılabileceği anlaşılmış ise de, Bakanlığın, davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkindir.
5271 sayılı Kanun’un 237 nci ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan doğrudan zarar görme şartının katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı gözetilerek yapılan değerlendirmede, katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğine dair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
B. Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
1. Sanığın temyiz istemi yönünden;
Tüm dosya kapsamına göre sanık … ile mağdur … arasında olay öncesinde duygusal bir arkadaşlık ilişkisi olduğu ancak ayrıldıkları, sanık …’un yanında diğer sanık … ile birlikte araçla seyir halindeyken, mağdur …’in içinde bulunduğu aracın önünü keserek durdurdukları, sanık …’un yanındaki av tüfeği ile havaya ateş edip mağdur …’i araçtan indirip sanık …’ın aracına bindirdiği ve beraberinde … ile birlikte olay yerinden ayrıldıkları, Mamak İlçesine geldiklerinde mağdur …’in sanığın yanından kaçarak polis merkezine girip şikayetçi olduğu olayda mağdur beyanları, sanığın savunmaları, mağdurun adli raporu, tutanaklar, uzmanlık raporu ve dava dosyası kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediği sabit olmakla ilk derece mahkemesinin sübuta yönelik kabulünde hukuka aykırılık bulunmadığından, sanığın yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığına, kararın bozulması gerektiğine yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
2. Katılan Bakanlık vekilinin temyiz istemi yönünden;
Tüm dosya kapsamına göre sanık …’un, sanık … ile birlikte mağdur …’in içinde bulunduğu aracın önünü kesip mağduru araçtan indirip kendi geldikleri araca bindirerek olay yerinden uzaklaşmak suretiyle hürriyetini kısıtladığı, bu eyleme sanık …’ın da 5237 sayılı Kanun’un 37 nci maddesi anlamında birlikte iştirak eden olarak katıldığı halde sanık …’ın yardım eden olarak kabulüyle hakkında eksik ceza tayini hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
A. Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden;
Gerekçe bölümünde (A-1-b) numaralı bentte açıklanan nedenle Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.12.2020 tarih ve 2020/160 Esas, 2020/827 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hükmün 1 inci bendinin ikinci paragrafında yer alan “4 yıl” ibaresinin yerine “4 yıl 12 ay” ibaresinin ve aynı bölümün üçüncü paragrafında yer alan ”7 yıl 6 ay” ibaresinin yerine ”6 yıl 18 ay” ibaresinin dördüncü paragrafında yer alan ”6 yıl 3 ay” ibaresinin yerine ”5 yıl 15 ay” ibaresinin yazılması, suretiyle hükmün, Tebliğnameye kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

B. Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden;
Gerekçe bölümünde (B-2) bendinde açıklanan nedenlerle Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.12.2020 tarih ve 2020/160 Esas, 2020/827 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.05.2023 tarihinde karar verildi.