Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2023/2787 E. 2023/9125 K. 27.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2787
KARAR NO : 2023/9125
KARAR TARİHİ : 27.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/594 Esas, 2022/615 Karar
SUÇ : Eziyet etme
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan usul hükümlerine göre temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, temyiz isteklerinin süresinde olduğu, ve reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 20.01.2016 tarihli iddianamesiyle sanıkların eziyet etme suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. Mersin 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.06.2016 tarihli kararıyla sanıkların eziyet etme suçundan beraatlerine karar verilmiş; kararın sanıklar müdafiileri, katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 27.09.2021 tarihli ilamıyla sanıkların alt sınırdan uzaklaşılarak eziyet etme suçundan cezalandırılmaları gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mersin 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.12.2022 tarihli kararıyla sanıkların eziyet etme suçundan 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Sanık … müdafiinin temyiz istemi eksik araştırma ve incelemeye, sübuta, teşdit uygulanmasına, takdiri indirim uygulanmamasına ilişkindir.
2. Sanık … müdafiinin temyiz istemi eksik incelemeye, sübuta ilişkindir.
3. Katılan kurum vekilinin temyiz istemi üst sınırdan ceza verilmemesine, vekalet ücretine ilişkindir.
4. Katılan … vekilinin temyiz istemi somut bir sebebe dayanmamaktadır.

III. OLAY VE OLGULAR
Dava konusu olay, sanık … ve …’ın sanık …’in evlat edindiği 5 yaşındaki mağdur …’a eziyet etmek suretiyle atılı suçu işledikleri iddiasına ilişkindir.

IV. GEREKÇE
1. Sanıklar müdafiilerinin eksik araştırmaya, sübuta, teşdit uygulanmasına ve takdiri indirim uygulanmamasına yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Oluş, tüm dosya kapsamına göre sanık …’ın, sanık … ile aralarında resmi nikah olmaksızın karı – koca hayatı yaşadıkları, sanık …’in evlat edindiği 5 yaşındaki mağdur …’ın sanıklarla birlikte kaldığı, sanıkların gündüz vakti bir işte çalışmaları nedeniyle mağdura bakıcı tutmak ya da mağduru kreşe vermek yerine işe giderken, yaşı itibariyle beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan mağduru evde yalnız bırakıp kapıyı üzerine kilitledikleri, mağdurun yapılan ihbar üzerine mevsim şartlarına rağmen sobası yanmayan evden sanık …’ın mağdurun kıyafetlerini yakması nedeniyle üstü çıplak bir halde bulunduğu, sanık …’in de mağduru dövdüğü, sanık …’ın demirle mağdurun sırtına ve bacaklarına vurduğu, saçını çektiği, parmaklarını sobada yaktığı, yüzüne yumruk attığı, başına sopayla vurduğu, sıcak demiri basarak vücudunu yaktığı, ısırdığı, sanıkların mağduru vücudundaki yaralar nedeniyle dışarı çıkarmadıkları, mağdurun vücudundaki yaraların bir kısmının eski, bir kısmının da yeni olmasının sanıkların eylemlerini belirli bir süre içerisinde gerçekleştirdiğinin delili olduğu, mağdur hakkında alınan 19.01.2016 tarihli raporda ” sağ dirsek ve ön kolda kabuklu, hiperemik, üzerinde eksüdatif alan olan 2 adet yara ( yanığa bağlı olduğu düşünülen), sağ el 1, 3 ve 4. parmaklar üzerinde krut olan yaralar, sağ omuzda 2 adet skar dokusu, lumbosakral bölgede krutlu lezyon, sol ön kol ve sol omuz arkada yanığa bağlı olduğu düşürülen hiperemik krutlu eksüdatif alan olan geniş yaralar, sol üst kolda bir kaç adet skar dokusu ( yeni iyileşiyor), sol elde ısırık izleri bir kaç sıyrık, sağ zigomatik kemik üzerinde 1 adet sıyrak, sol diz kapağı sol tarafta ve sağ diz kapağı üzerinde sağdaki yaklaşık 8 – 10 cm olan krutlu eksüdatif ülsere alanlar, hem iki bacak iç taraflarında skar dokuları, sol bacak gastroknemiüs üzerinde yaklaşık 5 cmlik krutlu lezyon” oluşturan yaralanmasının basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek nitelikte olduğu; ayrıca soruşturma ve aşamalarda tutarlı beyanlarda bulunan tanıklar Y.A’nın ve Y.K’nın “çocuğun bağırması 5-6 ay sürdü, bir gün üç gün değildi, en sonunda şimşek çaktı, elektrikler yoktu, çocuk tek başına içerde, beyaz bir kefen giydirmişler elbisesini yakmışlar, çocuk imdat diye bağırıyordu, mecburen karakolu aradık karakol geldi çocuğu götürdüler,” şeklindeki beyanları; mağdurun aşamalarda değişmeyen babasının kıyafetlerini yaktığını, evde kendisini tek bırakıp gittiklerine, babasının demiri kızdırıp koluna bacağına vurduğuna, dövdüğüne, babasının kendisini ısırdığına ilişkin beyanları ayrıca sosyal hizmet uzmanının “şiddete uğrayan çocuğun ayrıca ihmal ve ilgisiz ebeveyn tutumuna maruz kalan çocukların literatürde bahsedilen çoğu özelliği bu mağdurda da gözlemledim, anne ve babasını sevmesine rağmen gördüğü şiddeti net bir şekilde anlatması ayrıca dikkate alınması gereken bir husustur” şeklindeki görüşü ve iddialarla örtüşen Adli Tıp Kurumu raporu ve 18.01.2016 tarihli olay tutanağı ve sürecin başlangıç şekli karşısında sanıkların teşdiden cezalandırılmalarında ve mahkemenin yeterli gerekçe ile takdiri indirim uygulamamasında isabetsizlik görülmemiştir.
2. Katılan kurum vekilinin üst sınırdan ceza verilmemesine, vekalet ücretine ilişkin temyiz istemlerinin incelenmesinde;
1. Olayın oluş şekli, alıkonulan süre, bir nitelikli halin varlığı hususları dikkate alındığında, temel cezaların alt sınırdan takdiren yeterince uzaklaşılarak tayin edildiği anlaşıldığından kararda hukuka aykırılık görülmemiştir.
2. T.C. Anayasasının 41 inci maddesine göre ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocukların korunmasına yönelik olarak her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma görevi Devlete aittir.
Aile ve çocukların korunması hakkının Anayasa ile güvence altına alındığı, 6284 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılabileceği anlaşılmış ise de, Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan doğrudan zarar görme şartının katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı gözetilerek yapılan değerlendirmede, katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğine dair temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
3. Sair temyiz istemleri yönünden;
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasıfları ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından sanık … müdafiinin; sanık … müdafiinin; katılan kurum vekilinin; katılan … vekilinin diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Mersin 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.12.2022 tarihli kararında sanık … müdafiince; sanık … müdafiince; katılan kurum vekilince ve katılan … vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
27.11.2023 tarihinde karar verildi.