Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2023/2775 E. 2023/9367 K. 29.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2775
KARAR NO : 2023/9367
KARAR TARİHİ : 29.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/649 E., 2023/50 K.
SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) hükümleri gereği temyiz edilebilir olduğu, temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, temyiz isteklerinin süresinde olduğu ve retlerini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Karabük Cumhuriyet Başsavcılığının, 16.02.2015 tarihli iddianamesi ile sanığın, çocuğa karşı, cinsel amaçlı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan cezalandırılması istemiyle dava açılmıştır.
2. Karabük 3.Asliye Ceza Mahkemesinin, 2015/152 (E) ve 2015/554 (K) Karar sayılı kararı ile sanığın atılı suçtan beraatine karar verilmiştir.

3. İlgili kararın, katılan mağdur vekili ve katılan bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin, 2020/1553 Esas, 2022/16262 Karar sayılı kararı ile ”Sanığın eyleminin sabit olduğu ve TCK.nın 109/1, 109/3-f ve 109/5. Maddeleri gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
4. Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada; Karabük 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.03.2023 tarihli, 2022/649 Esas, 2023/50 Karar sayılı kararı ile sanığın, çocuğa karşı, cinsel amaçlı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanığın Temyiz Sebepleri;
1. Atılı suçu işlememesine rağmen hakkında mahkumiyet kararı verilmesinin,
2. Aksi kanaat halinde dahi cezalandırma yapılırken, eylemin cinsel amaçla işlendiğinden bahisle artırım yapılmasının ve takdiri indirim maddesi uygulanırken asgari oranda indirim yapılmasının,
Hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.
B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz Sebepleri;
1.Sanığın atılı suçtan dolayı takdiri indirim maddesi uygulanmaksızın üst hadden cezalandırılması,
2.Katılan bakanlık lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Dava konusu olay; sanığın, olay tarihinde 13 yaşında olup evden kaçan mağdur ile geceyi mandırada geçirdiği iddiasına ilişkindir.
2. Baba katılan …’ın olay günü kayıp müracaatında bulunduğuna dair ifade tutanağı dosyada mevcuttur.
3. Mağdur kolluktan alınan ifadesinde “…’in gel gezelim dediğini bunun üzerine … ile mandıraya gittiğini, akşam gitmek isteyince bu gece kal yarın gidersin dediğini, dışarda köpekler de olduğu için korktuğunu, bu nedenle kabul ettiğini, …’in daha sonraki gün gezmeden sonra kendisini eve yakın bir yere bıraktığını, kaldıkları sürede …’in seni seviyorum, seninle evlenmek istiyorum dediğini ancak cinsel bir eylem de bulunmadığını, ayrıca sanık yanından ayrılırken üzerine kapıyı kilitlediğini” belirtmişken, mahkemede “… isimli kişinin yanına gitmek niyeti ile evden kaçtığını, Samsun’a gideceğini, yolda kendisini gören sanığın onu mandırasındaki barakaya götürdüğünü ve bu gece burada kal yarın eve gidersin diyerek kendisini ikna etmeye çalıştığını, ertesi gece de onu evine bıraktığını” ifade etmiştir.
4. Sanık savunmasında “Mağdurun başına bir şey gelmemesi amacı ile onu mandıraya götürdüğünü, suç kastının olmadığını” beyan etmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Sanığın Temyiz Sebepleri Yönünden;
1. Sübuta İlişkin;
Dosyadaki olgular itibari ile, sanık ile 15 yaşından küçük mağdurun aynı mahalleden komşu oldukları, sanığın ayrıca mağdura duygusal yakınlık besleyip onunla evlenmek istediği, olay tarihinde yolda karşılaşan sanık ile mağdurun, sanığın teklifi üzerine birlikte bir müddet gezdikten sonra, geceyi mandıra olarak tabir edilen kulübede geçirdikleri, akabinde mağduru merak eden ve sanık ile konuştuğu yönünde bilgiler alan mağdurun ailesinin sanığı arayarak, mağduru görüp görmediğini sordukları, sanığın

önce mağduru görmediğini söylediği, daha sonra mağdurun ailesini arayarak birlikte olduklarını söyleyip ertesi gece mağduru ailesine teslim ettiği, bu şekilde sanığın, suç tarihinde 15 yaşından küçük olması nedeni ile rızası hukuken geçerli olmayan mağduru, ailesinin bilgisi olmadığını bilerek yanında iki gün süre ile yanında tuttuğu anlaşılmakla; mahkemenin, sübuta dair kabulünde herhangi bir hukuka aykırılık görülmemiştir.
2. Suçun Vasfına Ve Takdiri İndirimin Azami Oranda Uygulanması Gerektiğine İlişkin;
Sanığın, mağduru yanında tuttuğu süre boyunca, mağduru sevdiğini ve O’nunla evlenmek istediğini söylediği, mağduru ve ailesini bu duruma ikna etmeye çalıştığı, bu hususun gerek sanığın tevil yollu ikrarı, gerek ise mağdur ve baba katılan …’in anlatımları ile de sabit olduğu, bu bağlamda sanığın eylemini cinsel amaçla işlediği anlaşılmakla, sanık hakkında cezalandırma yapılırken, Dairemizin 09.11.2022 tarihli bozma ilamında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 109 uncu maddesinin beşinci fıkrası uygulanmak suretiyle cezasının arttırılmasında ve sanığın geçmişi, sanığa verilecek cezanın geleceği üzerindeki olumsuz etkileri dikkate alınarak, takdiri indirimin asgari düzeyde uygulanmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
B.Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden;
1. Ceza Miktarı ve Lehe Hükümlerin Uygulanmaması Gerektiğine İlişkin;
5237 sayılı Kanun’un 3 üncü ve 61 inci maddeleri gereğince, sanığın üzerine atılı suç için kanunda ön görülen alt ve süt sınırlar arasında, suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri, failin kasta dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurularak, temel cezanın alt sınırdan tayin edilmesinde ve sanığın geçmişi, sanığa verilecek cezanın geleceği üzerindeki olumsuz etkileri dikkate alınarak, takdiri indirim hükümlerinin uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemiştir,
2. Vekalet Ücretine ilişkin Temyiz Talepleri Yönünden;
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41 inci maddesine göre ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocukların korunmasına yönelik olarak her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma görevi Devlete aittir.
Aile ve çocukların korunması hakkının Anayasa ile güvence altına alındığı, 6284 sayılı Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılabileceği anlaşılmış ise de, Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve Kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan doğrudan zarar görme şartının katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı gözetilerek yapılan değerlendirmede, katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğine dair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

C.Diğer Yönlerden;
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ve yaptırımın doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık ve katılan bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Karabük 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.03.2023 tarihli, 2022/649 Esas, 2023/50 Karar sayılı kararında sanık ve katılan bakanlık vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden, temyiz sebeplerinin ayrı ayrı reddiyle hükmün, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.11.2023 tarihinde karar verildi.