Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2022/795 E. 2023/9216 K. 28.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/795
KARAR NO : 2023/9216
KARAR TARİHİ : 28.11.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2017/2168 E., 2018/52 K.
SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığının 20.01.2017 tarihli iddianamesiyle sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 109 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile dava açılmıştır.
2. Bolu 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.02.2017 tarihli kararı ile sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü ve 63 üncü maddeleri uyarınca 2 yıl 11 ay 16 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
3. Bolu 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.02.2017 tarihli kararı ile ilgili mağdur vekili ve sanık müdafii tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 02.05.2017 tarihli kararı ile 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 20 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın davaya katılma hakkı bulunduğundan, davanın Bakanlığ’a ihbarına karar verilmiştir.
4. Bolu 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.02.2017 tarihli kararı ile ilgili mağdur vekili ve sanık müdafii ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, duruşma açılarak, 07.11.2018 tarihli kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik mağdur vekili, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili ve sanık müdafinin istinaf başvurusu kabul edilip hüküm 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kaldırılarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, 43 üncü maddesi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü ve 63 üncü maddeleri uyarınca 2 yıl 16 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

1. Sanık müdafiinin temyiz isteği, suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına, sanığın suça ilişkin kastının olmadığına, mağdurun rızası olmasına rağmen mahkumiyet verilmesinin usul ve yasaya aykırı olmasına, eylem sabit kabul edilse dahi 5237 sayılı Kanun’un 234 üncü maddesinin üçüncü fıkrası olarak nitelendirilebileceğine, kararın usul ve yasaya aykırı olmasına, suç kastının bulunmadığına, suçun unsurlarının oluşmadığına, 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uygulanırken keyfi artırım yapıldığına, sanık lehine kararının bozulması gerektiğine ilişkindir.
2. Katılan … Politikalar Bakanlığı vekilinin temyiz isteği, kararın hukuka aykırı olmasına, üst sınırdan hüküm kurulması gerektiğine, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin uygulanmaması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Dava konusu olay, suç tarihinde 15 yaşından küçük olup atılı suç bakımından rızasına itibar edilmeyen mağdur …’nin olay günü daha önceden servis şoförü olarak tanıdığı sanık ile Yedigöller yolu üzerinde araç içerisinde arka koltukta şüpheli şekilde jandarma tarafından görülmesine ilişkindir.
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk derece mahkemesince sanığın mağdur çocuğa karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediği kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğu anlaşılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet kararlarının, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılarak temel cezanın ilk derece

mahkemesince takdir edilen cezaya nazaran daha fazla olması gerektiğini belirtilerek mahkumiyet hükmü kurulduğu anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Olay günü sanığın, 15 yaşından küçük olup atılı suç bakımından rızasına itibar edilmeyen mağdur … ile yerleşim birimine 1 kilometre mesafedeki Yedigöller yolu üzerinde araç içerisinde arka koltukta şüpheli şekilde jandarma tarafından görüldüğü, mağdur beyanları ve sanık savunmasından daha önce birçok kez bu şekilde tenha yerlerde buluştukları, birbirlerini baba kız olarak gördüklerini beyan ettikleri, mağdurun 15 yaşından küçük olması nedeniyle hukuken geçerli bir irade beyanı olmadığı, bu nedenle sanığın onu bulunduğu yerden alıp birçok kez tenha yerlere götürerek kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediği anlaşılmıştır.
2. Sanığın cinsel amaçla davrandığı iddia edilmiş ise de, elde edilen mesaj içeriklerinden ve beyanlardan bu yönde herhangi bir emare elde edilememiştir.
3. Sanık savunmasında mağdur ile zaman zaman buluşup görüştüklerini ikrar ettiğinden 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’unun 43 üncü maddesinin uygulanmasında hata görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
4. Tüm dava dosyası kapsamında sanığın üzerine atılı suçun sabit olduğu belirlenmiş olup mahkemenin kararında hukuka aykırılık tespit edilmemiş ve katılan bakanlık vekilinin sanığa üst sınırdan ceza verilmesine ve indirim hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine yönelik temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
5. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafii ve katılan bakanlık vekilinin sair temiz sebepleri de reddedilmiştir.
6. Mahkemece kurulan hükümde, Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının davaya katılmasının doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup Bakanlığa yüklenen bir kamu görevi olduğu, 5271 sayılı Kanun’un 237 nci ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan doğrudan zarar görme şartının katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı gözetilerek katılan bakanlık vekili lehine vekalet ücreti hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması dışında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 17.01.2018 tarihli ve 2017/2168 Esas, 2018/52 Karar sayılı kararında sanık müdafii ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesi gereği hükmün üçüncü bendinin hükümden çıkartılması suretiyle Tebliğname’ye kısmen uygun olarak oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bolu 4. Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.11.2023 tarihinde karar verildi.