Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2022/5667 E. 2023/5047 K. 20.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/5667
KARAR NO : 2023/5047
KARAR TARİHİ : 20.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/2534 E., 2021/2107 K.
SUÇ : İftira
HÜKÜMLER : Beraat, İstinaf Başvurusunun Düzeltilerek Esastan Reddi

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; temyiz edilebilir olduğu, temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteklerinin süresinde olduğu, temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 20.03.2018 tarihli iddianamesiyle sanık hakkında, iftira suçundan cezalandırılması istemiyle dava açılmıştır.
2. Adana 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.06.2019 tarihli kararıyla sanık hakkında iftira suçundan 1 yıl 17 ay 5 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına kararı verilmiştir.
3. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin 20.12.2021 tarihli kararıyla, ilk derece mahkemesince verilen mahkumiyet kararı kaldırılarak sanık hakkında iftira suçundan atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı nedeniyle beraat kararı verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık müdafinin temyiz isteği; sanık hakkında hükmolunan vekalet ücretinin karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenmesi gerektiğine ilişkindir.
B. Katılan vekilinin temyiz isteği; sanığın üzerine atılı suçu işlediğine ve cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü;
1. Dava konusu olay, sanığın, katılana ait şirkette belli bir süre muhasebeci olarak çalıştıktan sonra tespit ettiğini iddia ettiği usulsüz işlemler hakkında CİMER ve Vergi Dairesine katılan hakkında vergi kaçırdığı, vergide usulsüzlük yaptığını beyan ederek şikayette bulunduğunu ilişkin katılanın bilgi edinmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığına iftira suçunun oluştuğu iddiası ile şikayette bulunmasına ilişkindir.
2. İlk Derece Mahkemesince, sanığın, işlemediğini bildiği halde katılan hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak amacıyla müracaatta bulunduğu bu nedenle üzerine atılı suçu işlediği gerekçesiyle iftira suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü;
Bölge Adliye Mahkemesince, katılanın sahibi olduğu şirketin vergi incelemesinde matrahta eksiklik bulunduğunun tespit edildiği bu durumun ek beyanname ile giderilebilir olsa bile sanığın eyleminin Anayasal şikayet hakkı kapsamında kaldığı değerlendirilerek, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1. İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesi gerekir.
Bu itibarla; katılana ait şirkette muhasebeci olarak belli bir dönem çalışan sanığın, şirkette yapıldığını iddia ettiği usulsüz vergi işlemlerine karşı geldiğinden dolayı işten ayrıldığını beyan ettiği, vergi incelemesinde matrahta çıkan eksikliğin ek beyanname ile giderilebileceğinin tespit edildiği, sanığın vergi usulsüzlüğü yapıldığına yönelik iddialarının kesin bir şekilde aksinin ispatlanamadığı, sanığın iddiaların bir takım somut vakalara dayandığı ve sanığın iddiasını ispatlayamamasının iftira suçuna sübut vermeyeceği anlaşılmakla; sanığın aşamalardaki savunmalarına, yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, Bölge Adliye Mahkemesince sanığın eyleminin suç işlemediğini bildiği kimselere suç atma niteliğinde olmayıp, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 74 üncü maddesinde düzenlenen şikayet ve dilekçe hakkı kapsamında kaldığı ve sanığın iftira kastı ile hareket etmediği yönündeki değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından katılan vekilinin sübuta ilişkin temyiz nedeninin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

2. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda, Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen, kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına, Hazine aleyhine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiğinin gözetilmemesi dışında bir hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin, 20.12.2021 tarihli kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi gereği hükümden vekalet ücretine ilişkin dördüncü fıkrasının çıkarılarak yerine; “Sanık kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin II. Kısmının II. Bölümü gereğince 4.220.00 TL maktu vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanığa verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Adana 14.Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.06.2023 tarihinde karar verildi.