Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2022/5624 E. 2023/3997 K. 31.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/5624
KARAR NO : 2023/3997
KARAR TARİHİ : 31.05.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : İftira
HÜKÜM : Mahkumiyet

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığının 29.03.2017 tarihli iddianamesiyle sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 267 nci maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle dava açılmıştır.
2. Kahramankazan Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2018 tarihli kararıyla sanık hakkında iftira suçundan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.
3. Kahramankazan Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2018 tarihli kararının katılanlar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi tarafından, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararı kaldırılarak, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 267 nci maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği; atılı suçun unsurlarının oluşmadığına, Anayasal şikayet hakkının kullanıldığına, sanığın şikayetçi olmadığına, katılan ifadelerinin çelişkili olduğuna, eksik ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğine, mükerrer vekalet ücretine hükmedilemeyeceğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Dava konusu olay, sanığa ait işyerinde çalışmakta olan, katılan …’nin sanıktan 4-5 aylık çalışması karşılığı alacağını alamaması karşısında, olay günü katılanlar ile temyiz dışı diğer katılan …’nın, sanığa ait işyerine gittikleri sırada, Ankara ili dışında olduğunu beyan eden sanığın, işyerine izinsiz birilerinin girdiğini polise ihbar etmesi üzerine, haklarında hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen katılanlara yönelik iftira eylemini gerçekleştirdiği iddiasına ilişkindir. Mahkemece, sanığın eylemi Anayasal şikayet hakkı kapsamında değerlendirilerek beraat kararı verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince verilen beraat kararı kaldırılarak, sanığın atılı suçu işlediği kabul edilerek mahkûmiyet kararı verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1. Dosya kapsamında yer alan, ihbar tutanağı, telefon inceleme tutanağı, katılanların beyanları ile olay tutanağı ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, katılan …’nin, sanıktan alacaklı olduğu bu konuda konuşmak için tarafların, sanığa ait işyerine gittikleri, işyerinin kapısını katılan …’nin kendi anahtarı ile açtığı, sanığın, katılanların işyerine geleceğini bilmesine rağmen, alarm çalması üzerine, polise ihbarda bulunarak, katılanları tanımadığını beyan ettiği bu nedenle sanığın üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmakla, sanık müdafiinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Birden fazla katılanın aynı vekiller ile temsil edilmesi durumunda, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.02.2013 tarih, 2011/5-137 Esas ve 2013/58 Karar sayılı kararın da belirtildiği üzere katılan sayısınca avukatlık ücretine hükmedilmesine ilişkin mahkemenin kabul ve uygulamasında isabetsizlik görülmediğinden, sanık müdafiinin mükerrer vekalet ücretine hükmedildiğine ilişkin temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesinin, 11.11.2021 tarihli kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kahramankazan Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.05.2023 tarihinde karar verildi.

Sanığın üzerine atılan iftira suçunu işlediği konusunda cezalandırmaya yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delil bulunmadığından şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince, sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine dair yerel mahkeme kararının onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.
Şöyleki: Dosya kapsamına göre, katılan …’nin sanığa ait iş yerinde bir müddet çalıştıktan sonra, iş yerinden ayrılma durumunda kaldığı ve sanıktan bir miktar ücret alacağı olduğunun, katılanın ve sanığın kovuşturma aşamasındaki beyanlarından anlaşılmaktadır. Katılan …’in bu alacağını tahsili için sanıkla görüşmek istediği, bunun için araya diğer katılan …’yı koyduğu, dosyadaki telefon inceleme tutanağına göre de katılan … ‘nın 20.08.2016-21.08.2016 tarihlerinde sanıkla kısa süreli iki görüşmesi ve cevapsız çağrıların olduğu tespit edilmiştir.
Dosyadaki delillere göre; olay günü suça konu iş yerinde alarmın çalması üzerine iş yeri sahibi sanığın, kameraya baktığında iş yerinde bir takım şahısların dolaştığını görerek, ilçe emniyet müdürlüğüne ihbarda bulunduğu, olay mahaline giden polislerin de katılanları sanığa ait iş yerinde oturur vaziyette buldukları tutanaktan anlaşılmıştır.
Sanığın soruşturma aşamasındaki poliste ihbar eden sıfatıyla verdiği ilk ifadelerinde, kameradaki kişileri tanıyıp tanımadığı kendisine sorulduğunda tanımadığını beyan etmesine rağmen, kovuşturma aşamasındaki beyanlarında katılanlardan Yasemin’i tanıdığını katılanın kendisinden bir miktar alacağı olduğunu belirttiği katılan … ile de telefonla görüştüğünü kabul ettiği, katılanlar hakkında da ne ilk ifadesinde ne de kovuşturma aşamasındaki beyanlarında her hangi bir suç şikayetinde bulunmadığı anlaşılmıştır. Hayatın olağan akışına göre iş yerinde bulunmayan bir kişinin iş yerindeki alarmın çalması nedeniyle ihbarda bulunmasının normal olduğu, sanığında olay tarihi itibariyle gece vaktinden sayılan 20.50 sularında iş yerindeki alarm zilinin çalması nedeniyle böyle bir ihbarda bulunduğu anlaşılmıştır.

Her ne kadar sanık olaydan sonra kamera kayıtları kendisine gösterilerek kameradaki kişileri tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, daha önceden kısmen tanıdığı kişileri tanımadığını beyan etmiş ise de, sanığın olay tarih ve saatinde iş yerinde bulunmadığı için kendisinden habersiz iş yerine giderek içeri giren kişilerden rahatsız olması nedeniyle ve bunun verdiği kızgınlıkla veya kamera kayıtlarını tam inceleyememesi gibi nedenlerden dolayı ilk ifadesinde katılanları tanımadığını beyan etmesinin anlaşılabilir bir durum olduğu, sanığın bu beyanının katılanlara suç isnadında bulunmak amacıyla verildiğinin kabul edilebilmesi için sanığın hem bu ilk ifadesi sırasında şikayetçi olması hemde bu beyanında ısrar etmesi halinde kastın varlığından bahsedilebileceği tek başına iş yerine girildiği ihbarının ve kameradaki görülen kişileri tanımadığına dair olayın sıcağı sıcağına ve kızgınlıkla verildiği anlaşılan beyanların sanığın iftira suç kastıyla hareket ettiğine yeterli delil teşkil etmeyeceği nitekim sonraki kovuşturma beyanlarında katılanlardan şikayetçi olmadığını katılanları tanıdığını belirtmek suretiyle suç kastı ile hareket etmediğini ortaya koyduğu nazara alındığında sanığın alarm zilinin çalması nedeni ile yaptığı ilk ihbarın ve kamera kayıtlarındaki kişileri tanımadığına dair beyanlarının katılanlara suç isnad etmek amacıyla yapıldığına dair her türlü şüpheden uzak cezalandırmasına yeterli kesin ve somut delil oluşturmadığından iftira suçundan dolayı sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun mahkumiyet kararının onanmasına dair karara katılmadığımı saygıyla arz ederim. 31.05.2023