Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2022/4563 E. 2023/4963 K. 19.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/4563
KARAR NO : 2023/4963
KARAR TARİHİ : 19.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/800 E., 2022/78 K.
SUÇ : Hükümlü veya tutuklunun kaçması
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan usul hükümlerine göre temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteğinin süresinde olduğu ve reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1-Gölpazarı Cumhuriyet Başsavcılığının 06.05.2015 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan kamu davası açılmıştır.
2.Gölpazarı Asliye Ceza Mahkemesinin 14.07.2015 tarihli kararı ile İstanbul Anadolu Asliye Ceza Mahkemesine yetkisizlik kararı verilmiştir.
3.İstanbul Anadolu 56. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.12.2015 tarihli kararı ile sanık hakkında hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan 3.000,00 TL adli para cezası ile mahkumiyetine karar verilmiştir.
4.Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 18.05.2021 tarihli kararı ile sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmünün basit yargılama usulü yönünden mahkemesince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
5.Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada; İstanbul Anadolu 56. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.09.2021 tarihli kararı ile sanık hakkında basit yargılama usûlünün uygulanmasına karar verilerek hüküm kurulmuştur.
6.Ancak bu karara karşı sanık tarafından itiraz edilmesi üzerine Mahkemece genel hükümlere göre yapılan yargılama sonucunda 27.01.2022 tarihli ile sanık hakkında hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan kazanılmış hak nedeniyle 3.000,00 TL adli para cezası ile mahkumiyetine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebebi; pişman olduğuna ve saire ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Dava konusu olay sanığın hükümlü olarak bulunduğu açık cezaevinden özel izin nedeniyle ayrıldığı ve dönmesi gereken tarihten iki gün süre geçmesine rağmen kuruma dönmediği iddiasına ilişkindir.

IV. GEREKÇE
1.İzin süresinden iki gün geçmesine rağmen dönmediğine dair 20.03.2015 tarihli tutanak, sanığın ikrarı ve tüm dava dosyasındaki deliller birlikte değerlendirildiğinde; sanığın mahkumiyetine dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımın doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın pişman olduğuna ilişkin ve yerinde görülmeyen sair temyiz isteği reddedilmiş ve hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2.Sanık hakkında temel ceza belirlenirken uygulama maddesinin “5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un (5275 sayılı Kanun) 97 nci maddesinin birinci fıkrasının delaleti ile “5237 sayılı Kanun’un 292 nci maddesinin birinci fıkrası” olarak gösterilmesi gerekirken sadece “5237 sayılı Kanun’un 292 nci maddesinin birinci fıkrası” olarak belirtilmesi suretiyle, 5271 sayılı Kanunun 232 inci maddesinin ikinci fıkrasına muhalefet edilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. Ancak bu hususun 1412 sayılı Kanun’un 322 nci maddesine göre düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
3.Sanık hakkında 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kazanılmış hak nedeniyle cezasının 3.000,00 TL adli para cezası üzerinden infazına karar verilmesi gerekirken, sonuç cezanın 3.000,00 TL olarak belirlenmesi hukuka aykırı bulunmuştur. Ancak bu hususun 1412 sayılı Kanun’un 322 nci maddesine göre düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
4.Mahkemece bozma ilamı sonrası sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiş ise de, mahkemece 17.03.2016 tarihinde verilen kararda sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmediği ve söz konusu kararın da yalnızca sanık tarafından temyiz edildiği gözetilmeksizin, 1412 sayılı Kanunun 326 ncı maddesinin son fıkrasında düzenlenen kazanılmış hak kuralının ihlal edilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. Ancak bu hususun 1412 sayılı Kanun’un 322 nci maddesine göre düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
5.Adli para cezalarının yerine getirilmemesi halinde 6545 sayılı Kanun’la değişik 5275 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca infaz aşamasında resen uygulama yapılabileceği nazara alındığında, hüküm fıkrasında 5237 sayılı Kanun’un 52 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince infazı kısıtlar biçimde ihtarat yapılması hukuka aykırı bulunmuştur. Ancak bu hususun 1412 sayılı Kanun’un 322 nci maddesine göre düzeltilmesi mümkün görülmüştür.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün 2, 3, 4 ve 5 inci bentlerinde açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 56. Asliye Ceza Mahkemesinin, 27.01.2022 tarihli kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hükmün birinci paragrafında “eylemine uyan” ibaresinden sonra gelmek üzere “5275 sayılı Kanun’un 97 nci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle” ibaresi eklenmesi, hükmün kazanılmış hakka ilişkin sekizinci paragrafının çıkarılarak yerine “sanığa verilen hapis cezasının 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesi uyarınca kazanılmış hakkı gözetilerek 3.000,00 TL adli para cezası üzerinden infazına” ibarelerinin eklenmesi, hükmün tekerrüre ilişkin dördüncü paragrafının hükümden çıkarılması ve hükmün son paragrafında yer alan ”taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtaratına (ihtarat yapıldı)” ibaresinin hükümden çıkarılması suretiyle hükmün, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.06.2023 tarihinde karar verildi.