Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2022/3878 E. 2023/4851 K. 15.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/3878
KARAR NO : 2023/4851
KARAR TARİHİ : 15.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/317 E., 2022/359 K.
SUÇ : Hükümlü veya tutuklunun kaçması
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan usul hükümlerine göre temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteğinin süresinde olduğu ve reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sanık hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 29.09.2014 tarihli iddianamesiyle hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan cezalandırılması istemi ile dava açılmıştır.
2. Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.07.2015 tarihli kararı ile sanığın hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
3. Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 13.04.2021 tarihli ilamı ile basit yargılama usulüne ilişkin hükümlerin değerlendirilmesi yönünden sair yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
4. Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.04.2022 tarihli kararı ile sanık hakkında basit yargılama usulünün takdiren uygulanmamasına, sanık hakkında hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafinin temyiz isteği, sanığın atılı suçu işlemediğine, suç kastı bulunmadığına, tebliğin yapıldığı tarihte hastanede tedavi gördüğüne, adresini zorunluluk nedeniyle bildiremediğine, tebliğin usulsüz olduğuna, etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğine ve sair temyiz nedenlerine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Dava konusu olay, Antalya İnfaz Hakimliği tarafından denetimli serbestlik müdürlüğüne süresi içerisinde başvurmaması nedeniyle sanığın kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verildiği, sanığın iki gün içerisinde en yakın cumhuriyet başsavcılığına teslim olmayarak firar suçunu işlediği iddiasına ilişkindir.

IV. GEREKÇE
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A-8 inci maddesinde ”Denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmesi gereken sürenin bitiminden itibaren iki gün geçmiş olmasına karşın müracaat etmeyenler ile (…) ceza infaz kurumuna iade kararı verilmesine rağmen iki gün içinde en yakın Cumhuriyet başsavcılığına teslim olmayan hükümlüler hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 292 nci ve 293 üncü maddelerinde yazılı hükümler uygulanır.” şeklindeki düzenleme dikkate alınarak yapılan incelemede,
Tüm dava dosyası kapsamı, denetimli serbestlik müdürlüğü dosyası, Antalya İnfaz Hakimliğinin sanığın denetimli serbestlik müdürlüğüne yasal süre içerisinde başvurmaması nedeniyle verdiği 27.05.2014 tarihli kapalı ceza infaz kurumuna iade kararı, kapalıya iade kararında iki gün içerisinde en yakın cumhuriyet başsavcılığına teslim olunması gerektiği aksi halde 5237 sayılı Kanun’un 292 nci maddesi gereği işlem yapılacağı ihtarının yer aldığı ve sanığa usulüne uygun olarak tebliğ olunması karşısında, sanığın atılı suçu işlediğine dair mahkeme kabulünde isabetsizlik görülmemiş ve sanık müdafiinin sanığın atılı suçu işlemediğine, suç kastı bulunmadığına yönelik temyiz itirazları yönünden hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Sanık tarafından tebliğin usulsüz olduğu ve tebliğin yapıldığı tarihte Çukurova Üniversitesi Hastanesinde tedavi gördüğü ileri sürülmüş ise de, tebliğin bilinen son adresine (imzadan imtina eden komşusundan çarşıya gittiği yönünde bilgi alınması üzerine muhtara teslim suretiyle) 17.06.2014 tarihinde yapıldığı, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 20.02.2015 tarihli yazı cevabında, sanığın hastane kaydının bulunmadığının bildirilmesi karşısında, sanık müdafinin tebliğin yapıldığı tarihte hastanede tedavi gördüğüne, adresini zorunluluk nedeniyle bildiremediğine, tebliğin usulsüz olduğuna yönelik temyiz itirazları yönünden hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 13.05.2015 tarihli yazısında, sanığın 19.07.2014 tarihinde yakalanarak cezaevine alındığı belirtildiğinden, sanık müdafinin etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğine yönelik temyiz itirazı yönünden hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen ”Temel ceza belirlenirken uygulama maddesinin “5275 sayılı Kanun’un 105/A-8 inci maddesi delaletiyle 292 nci maddesinin birinci fıkrası” olduğunun belirtilmemesi suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 232 nci maddesinin altıncı fıkrasına muhalefet edilmesi ” hususu dışında, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı,

eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.04.2022 tarihli kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hükmün birinci paragrafında ”eylemine uyan” ibaresinden sonra gelmek üzere “5275 sayılı Kanun’un 107/A-8 inci maddesi delaletiyle” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğnameye uygun olarak olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.06.2023 tarihinde karar verildi.