Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2021/6697 E. 2023/8986 K. 22.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6697
KARAR NO : 2023/8986
KARAR TARİHİ : 22.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/131 E., 2016/311 K.
SUÇ : Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan usul hükümlerine göre temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteğinin süresinde olduğu ve reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sanık hakkında Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16.02.2016 tarihli iddianamesiyle halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme suçundan cezalandırılması istemiyle dava açılmıştır.
2. Siirt 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2016 tarihli kararı ile sanık hakkında atılı suçtan beraat kararı verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Cumhuriyet savcısının temyiz isteği, sanığın atılı suçtan cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY ve OLGULAR
Olay, bir sağlık sendikasının Siirt il başkanı olan sanığın Siirt Devlet Hastanesi Poliklinikler önünde toplanan grubun önünde bir basın açıklaması yaptığı, basın açıklamasında, ” sağlık kurumları taranıyor, hastaneler özel harekatın karargahı haline getiriliyor … Birkaç örneği kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz, Cizre devlet hastanesinde görev yapan ve üyemiz olan hemşire Eyyüp Ergen nöbetten çıkıp evine giderken keskin nişancılar tarafından hedef gözetilerek vuruldu, polisin ambulansa izin vermemesi nedeniyle yaralı halde bir saate aşkın bir süre bekletildi ve bu nedenle hayatını kaybetti, Silopi’de çatışmalarda yaralı olarak devlet hastanesine getirilen yaralılara müdahale etmek isteyen doktorun kafasına polis tarafından silah dayandı, tehdit ve hakaret edildi, Dersim’de çatışma bölgesinde yaralı almak üzere giden ambulanslar özel harekat polislerince taranmış, ambulansta bulunan sağlık emekçileri yaralanmış ve darp edilmiştir. 26/09/2015 tarihinde Beytüşşebap’ta kaymakamın talimatıyla yaralı almaya giden ambulans özel harekatçılarca açılan ateş sonucunda sendikamız üyesi ve ambulans şöförü … öldürülmüştür.” şeklinde beyanlarda bulunarak halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunu işlediği iddiasına ilişkindir.

IV. GEREKÇE
Sanığın “26/09/2015 tarihinde Beytüşşebap’ta kaymakamın talimatıyla yaralı almaya giden ambulans özel harekatçılarca açılan ateş sonucunda sendikamız üyesi ve ambulans şöförü … öldürülmüştür.” şeklindeki açıklaması nedeniyle sanık hakkında Beytüşşebap kaymakamına yönelik iftira suçundan zaman aşımı süresi içerisinde işlem yapılması mümkün görülmüştür.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 216 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ve kamu düzenini, toplum huzurunu ve barışını himaye eden, esas itibariyle nefret söylemini sınırlandırmayı hedefleyen halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek suçu; halkı, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığına dayanarak birbirine karşı kamu düzeni için tehlikeli olabilecek şekilde düşmanlığa veya kin beslemeye alenen tahrik edilmesini cezalandırmaktadır.
Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere; suçu oluşturan “tahrik”, soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye objektif olarak elverişli olmalıdır. Fail sübjektif olarak da bu amacı gütmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir. Bu kapsamda salt yüz çevirme, soyut bir red veya saygısızlık ifade eden bir davranışta bulunma veya bu yönde sözler sarfetme, suçun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Fiilin suç teşkil etmesi için bunların ötesinde, ağır ve yoğun bir tarzda kin ve düşmanlığa tahrikin var olması gerekir. Diğer bir tabirle fiil, etkili bir şiddet çağrısı ya da nefret söylemi içermelidir. Failin fiili, adet ve şahıs olarak muayyen olmayan toplum kesimi üzerinde kin ve nefret duygularının oluşumuna veya mevcut duyguların pekişmesine etkide bulunmalıdır.
Kin ve düşmanlık; “husumet beslenen konuya karşı tasarlayarak zarar vermeye, öç almayı gerektirecek şiddette nefret duymaya yönelik hareketlerin zeminini oluşturan psikolojik bir hal” olarak açıklanabilir. “Kin ve düşmanlık” ibaresinin anlamı da dikkate alındığında sadece “şiddet içeren ya da şiddet tavsiye eden tahrikler” madde kapsamında değerlendirilebilecektir.

Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere kişinin söz ve davranışlarının kamu güvenliğini bozma açısından açık ve yakın bir tehlike oluşturduğunun saptanması zorunluluğu vardır.“Açık ve yakın tehlike”
kavramı hukukumuza ilk kez Amerikan Hukukunda 4748 sayılı Yasa ile 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri yasasına daha sonrada 5237 sayılı Kanun’un 216 ncı maddesine girmiştir. Bu kavramdaki “açıklık” tehlikenin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortada olmasını, “yakınlık” ise düşünce açıklamasında kullanılan kelimelerin somut tehlike yani zarar yaratma olasılığına yakın olmasını ifade eder. Tehlikenin açık ve yakın olup olmadığı mahkemeler tarafından saptanacaktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de ifadenin içeriğine, ifadenin açıklanmasındaki özene, yapıldığı bağlama, açıklamayı yapanın toplumdaki konumuna ve amacına, açıklamanın konusuna yada hedef aldığı kişi veya gruba düşünce açıklamasının potansiyel etkisine, ifadeyi açıklayanın düşüncesini başka kavramlarla dile getirebilmesinin mümkün olup olmadığına, uygulanan yaptırımın oranlılığı ile potansiyel caydırıcı etkisine, yargısal korumanın etkililiğine, kısıtlanan düşüncede mahkemelerin ortaya koyduğu gerekçelere göre değerlendirme yapmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanık tarafından kamu oyuna sunulan basın açıklamasında gerçeğe aykırı olarak güvenlik güçlerinin, Doğu Anadolu Bölgesindeki hastaneleri, bazı ilçelerde yaralıları taşıyan ambulansları ve sağlık çalışanlarını hedef alarak ölümlerine neden olan bir grup şeklinde tanımlanması suretiyle eleştiri ve düşünce özgürlüğü sınırlarını aşan, polis ve askerleri suçlama niteliği taşıyan, onları halkın bir kesimine karşı nefrete teşvik edici ve düşman etmeye zemin hazırlar nitelikte olan söylemlerinin kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlike doğurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından sanığın atılı suçtan mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Siirt 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2016 tarihli kararına yönelik Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
22.11.2023 tarihinde karar verildi.