Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2021/5780 E. 2023/8643 K. 08.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5780
KARAR NO : 2023/8643
KARAR TARİHİ : 08.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/282 E. 2016/216 K.
SUÇ :Başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Red, onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan usul hükümleri gereği temyiz edilebilir olduğu, sanık müdafinin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteminin süresinde olduğu ve reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı,
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 245 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçunun mağduru kart sahibi olup, isim benzerliği nedeni ile olaydan haberdar olarak savcılığa ihbarda bulunması sonucu dosyada müşteki sıfatı ile yer alan şirketin ise, suçtan zarar görme ve bu bağlamda gerek davaya katılma gerek ise hükmü temyiz etme hakkının bulunmadığı,
yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 28.09.2014 tarihli iddianamesi ile sanığın, başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçundan cezalandırılması talep olunmuştur.

2. Beykoz 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.03.2016 tarihli, 2015/282 Esas, 2016/216 Karar sayılı kararı ile sanığın başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçundan, 10 ay hapis ve 30,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 10 ay kısa süreli hapis cezasının 9.000 TL adli para cezasına çevrilmesine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafinin Temyiz Sebepleri
Atılı suçun yasal unsurları oluşmamasına, sanığın şirketi tarafından aranan mağdura, isteği doğrultusunda yasal olarak check-up hizmet paketi satışı yapılmasına rağmen, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Dava konusu olay, mağdurun bilgi ve rızası dışında, …’a ait kredi kartı bilgileri kullanılarak, sanığın şirketinden harcama yapıldığı iddiasına ilişkindir.

2.Mağdura ait … 5571 **** **** 0108 numaralı karttan, … Sağlık Hizmetleri isimli iş yerinden, 03.07.2013 tarihinde, mail order yöntemi ile, şifresiz olarak 299,00 TL harcama yapıldığına, paranın sanığın Bank Asya’da bulunan 27***794 numaralı hesabına aktarıldığına dair hesap özeti dökümü ve banka yazıları dosyada mevcuttur.
3.Mağdurun zararının 25.07.2013’de karşılandığı, banka yazısı ve mağdur beyanı ile tespit edilmiştir.
4.Mağdurun imzasını içerir sözleşme örneği, sanık müdafii tarafından dosyaya sunulmuştur.

IV. GEREKÇE
A.Sanık Müdafinin Temyiz Sebepleri Yönünden
Dosyadaki olgular itibari ile; mağdura ait … 5571 **** **** 0108 numaralı karttan, sanığın yetkilisi olduğu … Sağlık Hizmetleri isimli iş yerinden, 03.07.2013 tarihinde, mail order yöntemi ile şifresiz olarak 299,00 TL harcama yapıldığı, paranın sanığın Bank Asya’ da bulunan 27***794 numaralı hesabına aktarıldığı sabittir.
Sanık her ne kadar “Şirket yetkilisi olduğunu, müşterilere tanıtım yaparak check-up hizmeti sunduklarını ve kabul etmeleri durumunda kartlarından para çekildiğini, nitekim mağdurun rızasının olduğunu gösterir imzalı sözleşmenin de olduğunu” beyan ederek suçlamayı kabul etmemiş ve sözleşmesi sunmuş ise de, çağrı merkezi adı altında kurulan bir çok şirketin, şahıslar ile “Hediye kontör veya para puan kazandınız ya da kredi kart aidatı, sigorta masraf aidatı iadesi yapılacağı” gibi farklı sebeplerle iletişime geçerek, kişilerin iradelerini fesada uğratmak suretiyle kredi kart bilgilerini ve telefonlarına gelen 3D güvenlik şifrelerini edindikleri, daha sonra bu bilgiler ve şifreyi kullanarak karttan mail order yöntemi ile rıza dışı harcama yaptıkları, işlemleri genelde şifre ile yaparak ve harcama sonrası şahıslara küçük teknolojik ürünler, ASİST kart veya bir kısım belgelerin yer aldığı kargolar göndererek, yapılan işlemi yasal bir hizmet paket satışı şeklinde gösterdikleri, oysa ki mağdurlardan bilgilerin ve şifrelerin ele geçiriliş biçimi hileye dayandığından gerçek anlamda verilen bir rızadan bahsedilemeyeceği, nitekim UYAP entegrasyon ekranından, sanığın benzer eylemleri nedeni ile açılmış derdest dava dosyaları incelendiğinde, sanığın yetkilisi olduğu şirketinde bu şekilde faaliyet sürdürdüğü, keza somut olayda mağdur ile iletişime geçme ve mağdura herhangi bir hizmet tanıtımı yapılması durumunun dahi olmadığı, yine mağdurun beyanında “Para iadesi sonrası sanık tarafından kendisine sözleşme imzalatılmak istendiğini, olay uzamasın diye imzaladığını, bu şekilde olayın kapandığını” belirttiği ve olayın mağdur tarafından adli makamlara yansıtılmamasının, mağdur beyanlarını doğruladığı, bu bağlamda sanığın eyleminin sabit olduğu, yine aramanın sanığın şirketinde çalışan ve onun emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettiği kuşkusuz olan bir personel tarafından gerçekleştirilmesinin de sanığın cezai sorumluluğu açısından önem arz etmediği anlaşılmakla, mahkemenin sübuta ve suçun vasfına ilişkin kabulünde bir hukuka aykırılık görülmemiştir.
B.Diğer Yönlerden
Türk Ceza Kanununun 245 inci maddesinin birinci fıkrası gereği 5 gün adli para cezası üzerinden Türk Ceza Kanununun 168 inci maddesinin birinci fıkrası gereği 2/3 oranında indirim yapıldığında 1 gün adli para cezasına hükmedilmesi gerekirken, 2 gün adli para cezasına hükmedilerek fazla ceza tayi edilmişse de, bu ceza üzerinden Türk Ceza Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrası gereği 1/6 oranında indirim yapılarak neticeten 1 gün adli para cezasına hükmedilmesi karşısında, yapılan hesap hatası sonuca etkili olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfının ve yaptırımın eleştirilen neden dışında doğru biçimde belirlendiği ve hükümde hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
A.Müşteki Şirket Vekilinin Temyiz Talebi Hakkında Yapılan İncelemede
Ön inceleme bölümünde açıklanan nedenlerle, müşteki şirket vekili sıfatı ile yapılan temyiz isteğinin 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B.Sanık Müdafinin Temyiz Talebi Hakkında Yapılan İncelemede
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Beykoz 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.03.2016 tarihli, 2015/282 Esas, 2016/216 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz talebinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.11.2023 tarihinde karar verildi.