Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2021/5226 E. 2023/5038 K. 20.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5226
KARAR NO : 2023/5038
KARAR TARİHİ : 20.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/215 E. 2016/494 K.
SUÇ : İftira
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 01.03.2016 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında iftira suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 267 nci maddesinin birinci fıkrası, 269 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dava açılmıştır.
2. Antalya 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.06.2016 tarihli kararı ile sanık hakkında iftira suçundan, Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/111 Karar sayılı kararında belirlenen temel cezanın 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi, 269 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 360,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Cumhuriyet savcısının temyiz isteği;
Sanığın teselsül eden eylemleri nedeniyle Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/385 Esas sayılı dosyasında yargılandığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği halde, bu dosya kapsamında hüküm kurulurken önceki karar ile irtibatlandırılmak suretiyle temel ceza tayin olunup gerekli artırım ve indirimler yapılıp infazı gereken cezanın belirlenmesi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Dava konusu olay, sanığın 29.02.2012 tarihli şikayeti ile katılana yönelik tefecilik yaptığı yönündeki iftira eyleminden sonra 16.05.2013 tarihli dilekçesi ile aynı konulu şikayeti ile zincirleme şekilde iftira suçunu işlediği iddiasına ilişkindir.
2. Sanık 29.02.2012 tarihli Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına vekili aracılığıyla verdiği dilekçesi ile maddi zorluk içerisinde olması nedeniyle katılandan toplamda 18.000,00 TL borç aldığı halde, kendisine 35.000,00 TL’lik senet imzalattığını, senedin bir kısmını ödediğini, borç nedeniyle sanığın sürekli ölümle tehdit ettiğine dair tefecilik yapan katılandan şikayetçi olduğunu ifade ettiği, bu iddia üzerine katılan hakkında yürütülen soruşturma neticesinde Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 17.05.2012 tarihli kararı ile tefecilik suçundan “şüphelinin atılı suçlamayı kabul etmemesi, müştekiler ile aralarındaki ilişkinin ticari nedenlere dayandığı ve müştekilerin borçları nedeniyle senet verdikleri yönündeki savunması, Antalya 5. İcra Müdürlüğünün 2011/12501 esas sayılı dosyasında müştekilerin iddia ettiği gibi birden fazla senetle ilgili değil sadece 35.000,00 TL’lik tek senede dayanarak icra takibi yapılması, müştekilerle şüpheli arasındaki ticari ilişkileri gösteren çok sayıda fatura, sözleşme örneği ve cari hesap ekstresi ile diğer belgeler dikkate alındığında, şüphelinin atılı suçu işlediği konusunda iddiadan başka delil bulunmadığından” kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ve sanık hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 20.05.2014 tarihli iddianamesi ile iftira suçundan açılan dava neticesinde Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.02.2015 tarihli ve 2014/385 Esas, 2015/111 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun’un 267 nci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca verilen 10 ay hapis cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ve bu karar 02.03.2015 tarihinde itirazın reddi ile kesinleşmiştir.
3. Sanık 16.05.2013 tarihli dilekçesi ve 22.05.2013 tarihli Antalya Cumhuriyet Başsavcılığında beyanında, katılanın vatandaşlara faizle borç para verip kredi kullandırdığını, katılandan borç para alıp çek kırdırdığını fatura koçanını alıp gerçeğe aykırı bir şekilde doldurduğunu, tefecilik yaptığını belirterek şikayetçi olduğu, bu iddialara istinaden katılan hakkında tefecilik suçundan yürütülen soruşturma sırasında sanık 13.05.2014 tarihli dilekçesi ile fatura koçanını katılanın değil, H.K. isminde başka bir şahsın çaldığını öğrendiğini, sanığın tefecilik yapmadığını, icra takibinde borcu yüksek meblağlı olduğunu görünce katılanın kendisinden yüksek faiz aldığını düşünerek şikayetçi olduğunu ifade ettiği ve katılan hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 13.01.2016 tarihli kararı ile “şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan H.Y. beyanında;…. suçla ve olayla bir alakasının olmadığını beyan etmiş, müşteki O.K. vermiş olduğu 13.05.2014 havale tarihli dilekçe ile yapmış olduğu şikayetinden vazgeçtiğini beyan etmiş, Antalya Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığının yapmış olduğu inceleme neticesi düzenlemiş olduğu 17.12.2015 tarihli vergi müfettişi … imzalı vergi tekniği raporu ile H.Y.’nin öne sürülen tefecilik suçunu işlediğine dair somut veri ve şüpheye yer bırakmayacak bir delile ulaşılamadığı tespit edilmiş…” olduğu belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1. 29.02.2012 tarihinde işlenen iftira suçundan Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 17.05.2012 tarihli kararı ile katılan hakkında tefecilik suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesinden yaklaşık bir yıl sonra 16.05.2013 tarihinde işlenen inceleme konusu suçun fiili kesinti oluşması nedeniyle bağımsız suç olarak değerlendirilmesi ve bu şekilde hüküm kurulması gerekirken, koşulları oluşmadığı halde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini, ayrıca bu uygulama yapılırken temel ceza belirlenip zincirleme suç hükümleri uygulandıktan sonra Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.02.2015 tarihli ve 2014/385 Esas, 2015/111 Karar sayılı kararı ile verilen cezanın mahsup edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, sonuç ceza gözetildiğinde karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
2. Sanığın, 16.05.2013 tarihli dilekçesi ile katılan hakkında tefecilik suçunu işlediğinden bahisle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunması eylemine ilişkin Mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Antalya 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.06.2016 tarihli kararında Cumhuriyet savcısı tarafından ileri sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden Cumhuriyet savcısının temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.06.2023 tarihinde karar verildi.